Yıkım ve kriz güruhu, son günlerde basın özgürlüğü konusunu diline dolamış durumda. Türkiye’de basın özgür değilmiş, gazeteciler baskı altındaymış, medya tamamen iktidarın kontrolüne girmişmiş. Ben en hafif şekliyle yazıyorum. Zira söylenenler, iddia edilenler çok daha ileri, çok daha vahim, çok daha ağırdır.
DÜZENLERİ BOZULDU
Hani, “dinime dahleden bari müselman olsa” derler ya, tam o hesap. Basın özgürlüğünden, medyanın kontrolünden bahsedenlere bakın ne dediğimizi anlarsınız. Uzun yıllar ellerine geçirdikleri gazeteleri, televizyonları hiçbir ölçü, hiçbir kural tanımadan babalarının çiftliği gibi gördüler. Kendilerinden olmayan, kendileri gibi düşünmeyen, kendilerini onaylamayanları tamamen yok sayarak, bir itiraz gelmesi durumunda en ağır hakaretlerle susturup sindirmek için her rezilliği yaptılar, şimdi çıkmış ahkâm kesiyorlar. Şikâyet ettikleri şey basın özgürlüğü, fikir hürriyeti değildir. Kurdukları kirli düzenin bozulmuş olmasından duydukları rahatsızlıktır. Ona yanıyor, ona hayıflanıyor, onun davasını güdüyorlar.
GÜDÜK ZİHNİYETLERİNİ DAYATTILAR
Bu yazdıklarım 35 yılı aşkın gazetecilik hayatımda bizzat gördüklerimin, duyduklarımın ve yaşadıklarımın özetidir. Gazetecilik uzun yıllar sol güruhun ve renksiz, kıblesiz, kimliksiz ve yoz bir takımının elinde ve kontrolünde bir aparat olarak kullanılmıştır. Tuttukları köşe başlarında tamamen kendi kafalarına, kendi menfaatlerine ve bağlı oldukları karanlık mahfillere göre bir düzen kurmuş, işlerine geleni tek ve değişmez gerçek olarak Türk milletine dayatmışlardır. Ellerinde viski kadehleri, cepleri tıka basa dolu, ülke ve millet gerçeklerinden tamamen kopuk ve uzak bir düzenle yıllar boyu bu mesleğin üzerine bir kâbus gibi çöktüler. Patronları da kendi kafalarında olduğu için sadece gazetecilik yapmadı, aynı zamanda millet iradesini yok sayarak, yemlendikleri yerlerden gelen destek ve yönlendirmelerle ülkeyi yönetmeye kalkıştılar. Hükümet düşürüp, hükümet kuracak bir saltanata sahip oldular. Darbelerde ve olağanüstü zamanlarda duruma göre vaziyet aldılar, ortam biraz sakinleşince herkesten çok demokrat kesilip meydanı kimseye bırakmadılar.
MENFAATLERİ HER ŞEYİN ÖNÜNDE