Siyasetin dilinin sert ve kırıcı olduğundan hep şikâyet edilir. Ancak bunun nedenleri üzerinde hiç durulmaz. Nezaket, zarafet, saygı ve sevgi dili herkes için esas ölçü olmalıdır. Bunun temel şartı da milli iradeye inanmak, kendi siyasetine güvenmektir. İradesini başkalarına teslim etmiş olanlar, siyasetini yalan ve iftira üzerine kuranlar ve geleceğini ve iktidarı karanlık mahfillerde arayanlardan nezaket ve saygı beklemek beyhudedir ve İP grubunda bunun vahim bir örneğini daha yaşadık.
İNSANLIK ADINA KAYIP
İP’in başının, grup toplantısındaki üslubu, konuşmasının içeriği, tavrı ve tarzı kelimenin tam anlamıyla sözün bittiği yerdir. Hem de bir kadın olarak seviyeyi bu kadar düşürmesi her ne kadar kendi çaresizliğinin bir tezahürü olsa da, siyaset adına çok büyük bir ayıptır. Tutarsızlığı, pişkinliği, savrulmayı bir kenara bıraktık; insanlık adına büyük bir kayıptır. Hasbelkader de olsa geçmişte içinde bulunduğu partiye, bir zamanlar övebilmek için lügatte daha etkili bir kelime aradığı bir genel başkana karşı hem de tamamen asılsız şeyleri dayanarak yaparak saldırması muhtemeldir ki, orada bulunan ve biraz vicdan ve izan sahibi olan herkesi çok ama çok rahatsız etmiştir.
İRADESİ ESİR ALINMIŞ
Bu duruma gelinmiş olması elbette tesadüf değildir. İcazetli ve ipli siyasetin kaçınılmaz bir sonucu ile karşı karşıyayız. İrade olmadığı gibi, akla gelebilecek bütün değerler de rafa kaldırılmıştır. Zaten başka türlü bu kirli siyaseti yürütme ve yönetme şansınız olmaz. Bir ucu Pensilvanya’da, diğer ucu Kandilli katillerde olan bir ipin üzerinde oynayabilmek sadece maharet değil, aynı zamanda bu tür kıvraklıklar da gerektiriyor ki, şahit olduğumuz tam anlamıyla budur. Milliyetçiliği yalandan da olsa siyasetine mihenk etmiş birinin FETÖ’yü bu kadar sahiplenip PKK’nın ta kendisi olan HDP ile birlikte yürürken MHP’ye böyle ağır ve çirkin şekilde saldırması, teslimiyetin hangi boyutlarda olduğunu ve iradesinin nasıl esir alındığını da ispatlıyor.
NASIL BU HÂLE GELDİNİZ?