HDP için kapatma davası açılmış olması, terörle mücadelede yeni bir dönüm noktasıdır. Bu kapatma davasını daha evvelkilerle karıştırmamak gerekiyor. Hepsine gazeteci olarak tanıklık etmiş biri olarak, bu davanın çok farklı olduğunu görüyorum. Öncekiler terörle mücadelenin bir gereği olarak açılıyordu. Parti kapatılsa bile terör bitmediği için siyasi uzantıları kaldıkları yerden devam ediyor, yeni bir partide buluşuyorlardı. Şimdi açılan dava, terörün tamamen bitirme noktasında olduğu bir sürece denk gelmektedir. Dolayısı ile bu ihanet yapılanmasının siyaset ayağının da kesin olarak temizlenmesi hedeflenmektedir. En azından böyle olmalıdır, bizim dileğimiz ve beklentimiz budur.
TERÖRİST OLDUKLARINI KENDİLERİ SÖYLÜYOR
Dava ile birlikte özellikle zilleti oluşturanlar ve etrafındakilerin büyük bir telaşa kapıldıklarını ibretle izliyoruz. Yaptıkları açıklamalara bakınca, başka bir ülkede yaşadıklarını düşünüyorum. Zira, söylediklerinin bu ülke gerçekleri ile bir ilgi ve alakası olmadığı gibi, terörle mücadelede de bir samimiyetlerinin bulunmadığını gösteriyorlar. Akıl ve vicdan sahibi olan, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan istisnasız herkes HDP’nin terör örgütünün ta kendisi olduğunu bilir, görür ve söyler. Bunun aması, fakatı, lakini yoktur. Zaten bunu ispatlamak için bir argümana da ihtiyaç bulunmuyor. Kendileri söylüyorlar. PKK terör örgütü ile birlikte olduklarını her fırsatta anlatıyor ve kabul ediyorlar. Başka hiçbir şey olmasa dahi, Gara harekatı sırasında ve sonrasında yaşananlar ile HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın sosyal medyaya ve basına yansıyan Kandil katilleri ve PKK’nın elebaşları ile ilgili beyanları her şeyi anlamaya da, anlatmaya da, bu partinin kapatılmasına da, HDP’nin bütün unsurlarının terör örgütünün elemanı oldukları gerekçesi ile yargı önüne çıkarılmalarına da fazlasıyla yeter. İddianamede yer alan bilgi ve belgelerin çok daha fazla, çok daha ileri şeyler olduğunu da bütün Türk milleti izledi ve gördü. 6-8 Ekim olayları açık ve net şekilde bir devlete isyan teşebbüsüdür ve bunun hesabının sormak hem devletin, hem hukukun boynunun borcudur.
GEREĞİ YAPILDI
Kapatma davası öncesinde HDP ile ilgili argümanları ortaya koyup, böyle bir partinin siyasi hayatta yer alamayacağını söylerken, özellikle zilletin unsurları, “eğer bu söyledikleriniz doğruysa, neden gereği yapılmıyor? Neden yargıya gidilmiyor?” gibi gerekçeler öne sürerlerdi. Gereği yapıldı, yargı harekete geçti, şimdi de aklaziyan gerekçelerle bu açık ihaneti sulandırmaya ve bağlamından saptırmaya uğraşıyorlar. HDP kapatılırsa yenisi kurulurmuş, şu kadar oy alıyormuş. Fikir ve düşünce hürriyeti varmış. Demokrasi tahammül rejimiymiş. Daha neler neler. Bu kadarla da kalmıyor, kendilerini yargı yerine koyarak hüküm de veriyorlar. Dava açılmış olması HDP’nin kapatılacağı anlamına gelmezmiş, mesela hazine yardımının kesilmesi gibi ara formüller de bulunabilirmiş.
TERÖRÜN PARTİSİ OLAMAZ