Gara kalleşliği genel olarak terörün her türüyle, mekan ve karşımızdaki kahpeler dikkate alındığında da PKK terör örgütüyle mücadelede bir yol ayrımına gelindiğini ve son darbenin kesin, net ve bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde indirilmesi gerektiğini bize göstermiştir. Ne kaybedecek zaman vardır, ne de bu konuda kimin ne dediğine, ne yaptığına, ne istediğine bakacak bir ortam mevcuttur. Bıçak kemiği delmiş geçmiştir ve ivedilikle bu hesabın sorulması, bu defterin kapatılması gerekmektedir.
KALLEŞLİKLE KAÇIRDILAR
Belki en sonunda söyleyeceğimizi baştan söyledik. Bunu söylerken bütün yaşananları, olup bitenleri, karşı karşıya kaldığımız kahpelikleri de hesaba katıyor ve ona göre bu sonuca varıyoruz. Gerek Sayın Milli Savunma Bakanı’nın yaptığı açıklamalarla, gerek Sayın İçişleri Bakanının verdiği bilgilerle birlikte Gara kahpeliğinin anlaşılmayan, bilinmeyen bir tarafı kalmamıştır. Gara’da şehit edilenlerin tamamı sivil, savunmasız, silahsız ve masum insanlardı. Her biri özel hayatı ile ilgili bir faaliyet sırasında ve kalleş biçimde kaçırıldı. Bu insanlara yıllarca her türlü eziyeti reva gördüler. Bunu yaparken tek bir amaçları vardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendileri ile muhatap olmasını, pazarlık yapmasını istedi ve beklediler. Bunun zeminini oluşturmaya çalıştılar. Bu alçak hedefe ulaşamayınca da insanlıkla hiçbir ilgi ve alakalarının bulunmadığını, vahşi katil sürüsü olduklarını gösterdiler.
YİNE KENDİLERİNİ ELE VERDİLER
HDP’nin tam da varlık sebebine uygun biçimde PKK terör örgütüyle her konuda olduğu gibi Gara katliamında da iç içe olduğu artık belgelenmiştir. Birbirlerini tamamladıkları ve alçaklığın her gününde, her saniyesinde paylarının bulunduğu anlaşılmaktadır. PKK terör örgütü, bebeklere kurşun sıkıyor, masum insanları kaçırıyor, kahpeliğin her türlüsünü sergiliyor, HDP başta olmak üzere sivil uzantıları da onların yaptığını haklı ve meşru göstermek için devreye giriyor. Sivil uzantılarından kastımızın ne olduğu, kimleri kapsadığı da Gara olayı ile birlikte bir defa daha ortaya çıkmıştır. Sözde İnsan Hakları Derneği, Türk Tabipler Birliği gibi kurumlar bu kanın ortağı olduklarını bütün çabalarına rağmen gizleyememiş, yine kendilerini ele vermişlerdir.
SÖZÜN BİTTİĞİ YER