Türk ve Müslüman olan hiç kimsenin Kudüs’te yaşananlara sessiz kalması, görmezden gelmesi mümkün değildir. Şu anda en ivedi, en hayati mesele budur. Bu kanın durması, İsrail’in uyguladığı devlet terörünün sona ermesi için kimin elinden ne geliyorsa yapması bir vatan borcudur. Hiçbir şey yapamayanların da en azından buğz etmesi, yani bu terör devletini lanetlemesi gerekiyor.
SALGIN KONTROLE ALINDI
Türkiye olarak çözüm bekleyen çok önemli meselelerimiz var. Kovid salgınını kontrole alabilmek için hükümet canla başla çalışıyor. Nitekim, tam kapatma kararının olumlu sonuçlarını almaya başladık. Böyle giderse hedeflenen oranlara ulaşabileceğimiz görülmüştür. Yarın kutlayacağımız mübarek Ramazan Bayramı’nda herkesin dikkatli olması, tedbirlere uyulması gerektiğini bütün uzmanlar söylüyor. Yaz ayları ile birlikte bir rahatlama olacağı muhakkaktır. Aşılamanın daha da hızlanmasıyla birlikte bu rahatlamanın daha da hissedilir duruma gelmesini istiyor ve bekliyoruz. Bu noktada kendi aşımızı üretme konusundaki olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladığımızı da belirtmek istiyorum. Bana göre salgınla mücadelenin asıl kırılma noktası kendi aşımız olacaktır. Kimseye bağımlı kalmadan istediğimiz gibi hızlı ve etkili bir planlama yapma ve sonuç alma imkânı elimizi çok büyük ölçüde rahatlatacaktır.
GÖZLERİ KARARMIŞ DURUMDA
Salgınla mücadele bütün dünyanın sorunudur ve henüz bu beladan tam olarak kurtulmuş hiçbir ülke olmadığı gibi, bu yüzden sıkıntıya düşmemiş hiçbir devlet de bulunmamaktadır. Ama gelin görün ki, zillet güruhu sanki bu sadece Türkiye’yi olumsuz etkilemiş gibi bir hava oluşturmaya ve bunun üzerinden de kıyamet koparmaya uğraşıyor. Ne yapsanız, hangi tedbiri alıp uygulasanız bir türlü memnun olmadıkları gibi, salgını bir yıkıma nasıl dönüştüreceklerinin kirli planlarını yapıyor ve uygulamaya koyuyorlar. Ne ülkenin itibarı umurlarında, ne Türk milletin geleceği gibi bir dertleri var. Bir panik havası oluşturmak ve salgından bir siyasi kâr elde edebilmek için yapmayacakları şey yok. Gözleri o kadar kararmış vaziyette ki, saldırırken kendilerini ele verdiklerini, zavallı ve güdük hesaplarını ifşa ettiklerini dahi fark etmiyorlar. Terör partisi HDP’yle ortaklıktan tutun, Türkiye ve Türk milleti ile hesabı olan aklınıza gelebilecek her kim varsa hepsiyle iş birliği içindeler. Bu da yetmedi, Ali Babacan’ın ifşaatları ile birlikte ilkesizliğin, ikiyüzlülüğünün, duruma göre vaziyet almanın hangi boyutlara ulaşabildiğini gerçekten ibret verecek biçimde bir defa daha gördük. Aslında hak ettikleri çok daha ağır kelimeler var ama şu mübarek günlerde seviyeyi düşürmek istemiyorum.
BUNLARI KİM BİR ARAYA GETİRDİ?