Dün Mesut Barzani’nin, Arap Baharı başladığında Suriye’deki ayaklanmaya kayıtsız kalmasının yol açtığı siyasi sonuçları yazmış ve Barzani’nin, PYD/PKK’yi desteklemesinin, ona pahalıya patladığını, bugün, Kerkük ve Süleymaniye’yi kaybetmenin eşiğine geldiğinden söz etmiştim.
Şimdilerde, Kobani’yi hatırlayan yok. Ama Kobani’den esen rüzgar vaktiyle, Mesut Barzani’yi de Türkiye Kürtlerinin ekseriyetini de önüne katmış, Türkiye’ye çözüm sürecini, AK Parti’ye iktidarını kaybettirmiş, bu arada PKK Öcalan’ın elinden kayıp gitmişti..
Peki başka bir alternatif var mıydı?
Arap Baharıyla beraber, Suriye’de yeni bir ayaklanma başladığında, Öcalan, Mesut Barzani ve Türkiye farklı politikalar izleyebilirler miydi?
Evet bu, mümkündü. Türkiye’nin ve Barzani’nin, Suriye’de bir hatası varsa, o da, PYD/PKK ile Esad arasındaki anlaşmaya seyirci kalmasıdır. Esad’ın DAİŞ öncesi gücü oldukça zayıftı. Uluslararası desteği, DAİŞ öncesi dönemde bu kadar güçlü değildi. Esad dost sohbetlerinde, iktidarını PYD’ye borçlu olduğunu söylüyormuş ki el hak, doğrudur. PYD, Kürtler’i ayaklanmadan çekmeseydi, Suriye’de süreç başka koşullarda gelişebilirdi.
Esad ve PYD/PKK arasında yapılan anlaşmaya göre, PKK, iki bin civarında militanını Rojava bölgesine yollayacak ve bu güçler Esad’a karşı ayaklanan Kürtler’i baskı altına alacaktı. Aynen de böyle oldu. Ama baskı altına alınan Kürtler, KDP ve Barzani’ye bağlı Kürtler’di. Silahsız ve korumasızdılar. PYD onlara yöneldiğinde kimse sahip çıkmadı.