CHP ve HDP arasında yaşanan uzaktan aşk halinin mutlu bir izdivaçla sonuçlanmamasının ve bu platonik halin devam etmesinin önündeki en büyük engel, HDP’nin silahlı bir harekete karşı ve ona rağmen özerk bir konumu bir türlü talep etmeye cesaret gösterememesi; bunun yerine, Kandil’in önüne koyduğu yol haritasından milim şaşmaması ve bu yol haritasıyla önüne konulan, tümü de şiddet ve terör temelli stratejileri desteklemesidir.
CHP tabanı ve üst yönetiminin, bu aşamada, silahların ve terörün gölgesinde bir partiyle siyasi birleşmesi elbette mümkün olmaz. Bu yüzden, Şafak Pavey ve Selahattin Demirtaş’ın birlikte salladık demelerine bakmayın siz, evet salladılar tabi, ama herkes kendi çatısı altındaydı, şimdilik birlikte ve aynı çatı altında sallamalarının olanağı yok. Yani hala birlikten kuvvet doğmuş değil.
HDP ve daha önceleri de Öcalan çok istemesine rağmen, son seçimlerin hiç birinde, her iki parti arasında bir seçim ittifakı bile oluşamadı. Lokal bir takım dayanışma ve kendi adayı dururken, sırf AK Parti kaybetsin diye, öbür partinin adayını destekleme dışında..
Ama PKK, bir gün Türkiye’ye karşı sürdürdüğü silahlı mücadeleyi bırakır ve Türkiye’yi terkederse, çok geçmeden, CHP ve HDP arasında birleşme görüşmelerinin başlamasına tanık olabiliriz. İki seküler hareketin birleşmesi kadar da doğal bir şey olmaz.
Doğrusunu isterseniz, şiddet sonrası Türkiye’sinde siyasetin bu yolla normalleşeceğini düşünenlerdenim.