DAİŞ icat oldu, dünyanın düzeni bozuldu. DAİŞ’e gelinceye kadar El-Kaid dahil hiçbir terör örgütü, Batı’nın Doğuyla, Müslüman’ın Müslüman’la olan ilişkisini bu kadar derin bir biçimde sarsmadı ve etkilemedi.
İnsanlığın bütün tarihi boyunca ürettiği moral/manevi değerlerin tümü, bu değerlerin demokrasi ve özgürlüklerle buluştuğu AB ülkeleri dahil, dünyanın her yerinde yok olmayla karşı karşıya.
Dünyanın bu örgütle mücadelesi, hala akıllı bir strateji üstüne oturtulabilmiş değil. DAİŞ, hala ulusal çıkarlar ve Esat’ı iktidarda tutmanın bir aracı olarak görülüyor ve devletler DAİŞ’e karşı tavrını, Suriye’deki pozisyonlarına göre belirlemeye devam ediyorlar.
DAİŞ’le karasal bir savaşı, göze almayan, hava saldırılarıyla DAİŞ’i durdurabileceğini düşünen Obama fena halde yanılıyor. Obama’nın yanılması, dünyanın da yanılması demek. Obama’nın yanılması, Dünyanın da yanılabileceğini, ve daha işin başlangıcında DAİŞ’e karşı mücadeleye doğru bir teşhis konulamazsa, yarın bu felaketin daha da büyüyeceğini herkese hatırlatmalıdır.
Obama, G20 Zirvesinde yaptığı konuşmada, bu örgüte devletleşmiş bir yapı muamelesi yapılarak, ona karşı karada savaşacak asker göndermenin doğru olmadığını söyledi. Obama, DAİŞ’i hala sıradan bir terör örgütü olarak görüyor, ve Kürtler’in bu örgüte karşı karada yürüttükleri savaşla yetinelim diyor.
Oysa Obama, sığınmacı olarak ülkesine almak istediği 10 bin Suriyeli için bugün sadece cumhuriyetçileri değil, kendi partisinin demokratlarını bile ikna etmek zorunda.
Sosyalist Holland’ın hükümeti, Fransa için şimdilik üç ay sürecek olan sıkıyönetim öngörüyor.
DAİŞ’in Suriye ve Irak’ta nasıl bir gelecek öngördüğü ise, bütün dehşetiyle ortada, gizli saklı bir şey yok..