Kürt meselesinde çok büyük tecrübeler yaşayan ve bu tecrübelerden iyi kötü dersler çıkarmaya çalışan devlet dahil, toplumun ezici bir çoğunluğu HDP’nin siyaset alanının daralmasını istemiyor. CHP, hatta MHP’li seçmen bile, HDP’nin mecliste temsil edilmesini, gerekçesi ne olursa olsun çok istedi. CHP’liler hem Haziran seçimlerinde hem 1 Kasım seçimlerinde HDP’ye oy verdi. MHP’liler, hem oy verdi, hem Ahmet Hakan’a konuşan Osmaniye MHP eski milletvekilinin söylediğine göre HDP’nin barajı aşması için dua etti.
Solcular, paralel yapı, liberaller, eşcinseller, muhafazakarlar, sanatçılar, yazarlar, HDP’yi son iki seçimde ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destekledi.
Bütün bu toplumsal kesimlerin, bir parti etrafında toplanması, bu partiyi oylarıyla, aydın-entelektüel, sanatçı, yazar kimlikleriyle desteklemesi, Türkiye siyasi tarihinde bir ilk. Kimlik siyaseti yapan, bu kimlik siyasetinde hala söz ve karar sahibi olmaya çalışan, bir ‘Kürt Partisinin’ gördüğü bu teveccühün geçmişte bir benzeri yok. Varsa da ben bilmiyorum.
Kuşkusuz, HDP’ye gösterilen bu teveccüh ve sunulan desteğin farklı sebepleri var. Seçmenin, Barış ve demokrasi talebi bu sebeplerden biridir ama bir diğer sebep ise bazı kesimlerin yaşadığı iktidar kaybı ve bu iktidar kaybına karşı mücadeleyi, HDP’ye oy vererek yeniden kazanma ihtimalinin olabileceğine duydukları inançtır.