Yazıya oturduğumda Mardin’den güzel bir haber aldım. Dört öğrencimiz, bunca zorluklara ve TEOG sınavlarının iki defa ertelenmesine rağmen, bütün soruları doğru cevaplamış ve önemli bir başarıya imza atmışlardı.
Mardin’den Hakkari’ye kadar uzanan bir bölgede, insanlar büyük usta Tolstoy’un o hayat felsefesini benimsemiş gibiler.
Savaş ve Barış’ın sayısız roman kişilerinden biri, hayatı cephelerde, savaşlarda geçmiş bir roman kişisi, artık huzuru aramaya başladığı bir dönemde şöyle düşünmeye başlar: Asıl olan hayatmış, nasıl da geç anladım bu gerçeği!
***
Kürt halkı bu gerçeği hiçbir zaman unutmadı. En zor koşullarda bile, asıl olanın hayat olduğunu düşündü ve geleceğe dair umutlarını hiç kaybetmedi.
Ekmeğini taştan çıkaranların diyarıdır oralar. ‘Hendek savaşları’ maalesef zaten büyük mağduriyetler yaşamış bir halkı ve bir bölgeyi yeni yeni mağduriyetler ve çaresizliklerle baş başa bıraktı.
Tam da yaralar sarılacakken, kültür turizmi, inanç turizmi, dünyaya göz kırpmaya başlamışken Diyarbakır’da, Urfa’da, Van’da, Mardin’de, Siirt’te daha ileriye gidin, Hakkari ve Ağrı’da, Bitlis’te, Muş’ta, Bingöl’de, insanlar evlerini dünyanın dört bir yanından gelecek misafirlere açmaya hazırlanırken, hendek diye bir illet icat edildi ve bir domino etkisi yaratarak her şeyi berbat etti.