Haziran seçimlerinin en zayıf karnı çözüm süreciydi ve seçimlerin bir sonucu olarak gündeme gelen koalisyon hükümetlerinin de, en zayıf karnı, çözüm süreci olacak gibi görünüyor.
Çözüm süreci, seçim sonuçlarının da gösterdiği gibi, Türkiye için artık bir iç sorun olmanın ötesinde başka sorunları ima ediyor. Seçimlerin hemen sonrasında iki önemli gelişme yaşandı. Bunların birincisi Suriye’deydi.. Tel Abyad’ta DAİŞ ve PYD güçleri arasında yaşanan, yoğunlaşarak sürecek ve başka yerleşim merkezlerine yayılacak gibi görünen çatışmalar... Dün Erbil’den gelen haberler ise KDP’nin parlamentoyu boykot ettiği yolundaydı. Sebebine gelince: Başkanlık seçimleri yaklaşırken, KDP ve Mesut Barzani’ye yönelik muhaliflerin yürüttüğü kuşatmanın daha da güçlendiğini söyleyebiliriz.
KDP’ye karşı mücadele yöntemlerini sertleştiren diğer Kürt Partileri, AK Parti’nin Doğu ve Güneydoğu’da uğradığı oy kaybını, sanki KDP’nin hanesine yazmış gibi görünüyorlar. KDP ve Barzani bundan son derece rahatsız. Kürdistan Bölgesel Yönetimini, DAİŞ sonrası dönemde zor günler bekliyor. Böyle devam ederse, Kürt Partileri arasındaki siyasi anlaşmazlıkların çözümü daha da zorlaşabilir.
Özetle Türkiye’nin Haziran seçimi bize, Doğu ve Güneydoğu’da bugünkü haliyle, AK Parti’nin temsil ettiği siyasi rolün azalmasının ve zayıflamasının yarattığı sonuçların, sadece bizi değil, arka bahçemizde (Suriye ve Irak) yaşanan gelişmeleri derinden etkileme ve hatta belirleme potansiyeli taşıdığını gösteriyor.