Benim seçim bölgemde, dağa kaçırılan çocuklar, kaçırılmak istenirken son anda kurtarılan çocuklar da var, ama fidan dikip, devletten bilgisayar isteyen çocuklar da var.
Derin mi derin, tuhaf mı tuhaf, anlaması zor mu zor çelişkiler var burada.
Devlet bölgenin yoksulluğunu yenmeye çalışıyor, çocuklar dağlara gitmesin fidan diksin diye çaba gösterirken, PKK hala 15-16 yaşındaki çocukları dağlara kaçırmaya devam ediyor.
Bir devletin inşa ettiği barajı korumak için, o barajın maliyetinin üçte biri kadar güvenlik harcaması yaptığı tek ülke belki de Türkiye’dir. Ilusu barajını muhtemel bir saldırıdan korumak için, bir tugay dolusu asker görev yapıyor. Yetmiyor korucular da aynı bölgeye sevk ediliyor, ve yeni korucu alımı yapılıyor. Peki bu kadar yüksek maliyetli güvenlik önlemleri almayı gerektirecek sebep var mı? Maalesef var. Şantiyeye malzeme taşıyan araçlar yakılmış, taciz ateşinin haddi hesabı yok. Barajın şantiyesi çok iyi korunmasa kim bilir kaç kez baskına uğrardı.
Mardin’in Dargeçit ilçesi bu güvenlik önlemlerinin alındığı bölgenin sınırları içinde bulunuyor. 90’lı yıllarda girilemeyen ilçelerden biriydi.. Dargeçit’e bir on yıl kadar, Kürt Partileri, sivil toplum örgütleri ve gazeteciler giremediler. Şimdi giriliyor, ama öylesine giriliyor işte..28 bin nüfuslu ilçede AK Parti 3000’e yakın oy alıyor. Geçenlerde ilçe örgütümüzü ziyaret ettik. Karşılayanların sayısı 20 kişi kadardı. Korku dağları bekler.. AK Parti bu ilçeden alabileceği oyu alacak, ama hemen her gün evine ses bombası atılan, kapısı penceresi kurşunlanan insanlar, oy verip meclise gönderecekleri vekillerine gün aydınlığında bir merhaba bile diyemeyecek kadar büyük bir baskı altındalar.
Arkadaşlarımı bilmem, ama bir an, kendimi Güney Kore’de sınırı geçip Kuzey Kore’de seçim çalışması yapıyor gibi hissettim. Oysa sayılamayacak kadar çok dostum var bu ilçede. İlçenin üstüne çöken bu karabasan olmasa, bizi ilçenin girişinde karşılayacaklarından hiç şüphem yoktu..