Mersin, Adana ve Diyarbakır’da patlayan bombaların hedefinde kim varsa, Suruç’ta patlayan bombanın hedefinde de o vardı: HDP/PKK’yi siyasi olarak destekleyen, bu desteği Kobani ve Rojava’dan yükselen yeni Kürt milliyetçi dinamiğiyle farklı bir dinamizme taşıyan geniş kitleler, Suruç’ta patlayan canlı bombanın hedefindeydi.
Saldırı son derece profesyonel. HDP bileşenlerinden Ezilenlerin Sosyalist Partisi -ki kurucu genel başkanları Sayın Figen Yüksekdağ’dır- mensubu gençler, bir hazırlık yapıyorlar. Kobani’ye gidecekler ve kendi fikir zaviyelerinin gereği olarak Kobanililerle bir enternasyonalist dayanışma gösterecekler. Söylendiğine göre kütüphane kurmak, ağaç dikmek, çocuklara çeşitli hediyeler götürmek istiyorlar. Bu son derece insani duygularla yola çıkıyorlar ve Suruç’a geliyorlar. O canlı bombayı gençlerin geldiği kültür merkezinde patlatmayı düşünen akıl, kişi, örgüt, her kimse, başından beri gençlerin bu eyleminden şüphe yok ki, haberdardı. Bu karanlık ve hain gözün, bu gençleri adım adım ama gizlice izlediğinden hiç kuşku duymamak lazım. Sosyalist gençler Suruç’a dayanışmaya gelmişler, hadi gidip bombayı patlatalım gibi anlık bir durum yok yani. Bu nokta önemli. Önemli çünkü, canlı bomba eylemini planlayan güç, Kobani üzerinde zaten bir hayli yüksekte seyreden ve şiddet eylemleriyle malul bir ‘siyasi dinamiği’, kitlesel ve ulusal bir psikolojiyi harekete geçirmek istiyordu.
Bunun için en uygun ortam, 300 civarında ve yegane amaçları Kobani’yi desteklemek olan gençlerin ortasında canlı bomba patlatmaktan geçiyordu.