TBMM, bu defa çok renkli, çok sesli olacak gibi görünüyor. AK Parti, MHP, CHP ve HDP sıralarında oturan milletvekilleri, siyasi tercihleri, etnik aidiyetleri itibariyle insana 23 Nisan 1920’de toplanan ilk meclisi hatırlatıyor. Parti sıralarına bu tarihten sonra (20 Nisan 1920) oluşan siyasi hafıza üzerinden bakabilirseniz eğer, bunca acı ve kahırdan sonra, ülkenizin sahip olduğu demokratik ve laik değerlerin her geçen gün biraz daha geliştiğini görmekten memnuniyet duymamanız imkansız.
Kim ne derse desin, anlaşılan o ki, seçmen, kendi tecrübelerine, siyasi hafızasına güvenerek bu son seçimde, cumhuriyeti kuranların başlangıçtaki korkularına katılmadığını ortaya koydu ve bu çoğulculuğun meclise taşınmasını istedi.
Bir sembole dönüşen Kavakçı ailesinden Ravza Kavakçı ve diğer başörtülü kadın arkadaşlarımız, Selina Doğan Özuzun, Markar Esayan, Garo Paylan, Mardin Süryanilerinden Erol Dora, Beşiri Ezidilerinden Feleknas Uca ve yine Midyat Bacınlı Ezidi milletvekili Ali Atalan, ayrıca solcular, Aleviler, Kürt siyasetçi ve aydınları, Kemalistler, muhafazakar demokratlar, ulusalcılar aynı meclis sıralarını paylaşıyor.. Bu bir zenginlik. Halk bu zenginliği getirip meclise taşıdı.
Ama bu zenginliğin kıymetini bilmek bakımından kimi zorlukları hala aşamadığımızı da görüyoruz.
Milliyetçi bir lider olarak, Türkiye’nin zor dönemlerinde basireti, soğukkanlılığı ve cesaretiyle, toplumsal gerilimlerin frenlenmesinde örnek sayılabilecek birçok davranış ve tutum göstermiş Sayın Devlet Bahçeli, bir gazeteye verdiği söyleşide, HDP’ye verilen oyları milli iradenin bir parçası olarak gördüğünü, ama meclis sıralarında-MHP grubuyla yan yana oturan- HDP’lileri görmediklerini ya da yok saydıklarını söylüyor..