Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde söylediği, "Anayasayı bir kere çiğnemekle bir şey olmaz" cümlesi hâlâ hafızalarınızda değil mi?
Peki, Özal Anayasa'yı çiğnedi mi?
Hayır, çiğnemedi ama aştı.
Nasıl becerdi anlatayım.
1983'te Kenan Evren'in askeri yönetimi siyasi parti kurulmasını serbest bırakınca Turgut Özal Anavatan Partisi'ni (ANAP), emekli orgeneral Turgut Sunalp Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni (MDP), emekli oramiral olan Başbakan Bülend Ulusu'nun Başbakanlık Müsteşarı Necdet Calp Halkçı Parti'yi (HP) kurdular.
ANAP %45 ile 211 milletvekili, HP %30 ile 117 milletvekili, MDP ise %23 oy ile 71 milletvekili çıkardı.
Evren desteği ile iktidar olmayı hedefleyen ancak sonunculuk ile şok olan MDP'li milletvekilleri ANAP'a geçmek istediler zaman içinde.
Ancak 80 Anayasası milletvekillerinin parti değiştirmesini yasaklıyordu o tarihte.
ANAP ile MDP'li vekiller arasında görüşmeleri duyunca biz gazeteciler merhum Özal'a, "Anayasa engeli var milletvekillerini nasıl transfer edeceksiniz" diye soruyorduk.
O da yukarıdaki cümleyi tekrar edip duruyordu.
Sonuçta anayasayı çiğneme formülü ortaya çıktı.
ANAP ve MDP birleşme kararı aldılar ve MDP milletvekilleri otomatik olarak ANAP'lı oldular.
Kenan Evren'in yaptırdığı 82 Anayasası milletvekili transferini yasaklamıştı ama parti transferini yasaklamamıştı.
Böylece Özal anayasayı çiğnemeyi başardı.
Bana göre, "Türkiye'de yasalar çiğnenmek üzere çıkarılır."
Her yasanın bir boşluğu vardır diye düşünürüm.
Gelelim güncel konumuza ki yine anayasa ve yasa çiğnenmesinden bahsedeceğim.
Mevcut anayasaya göre Cumhurbaşkanı "tarafsız" olacağını yemin ederek, ant içerek beyan etmiş durumdadır.
Ancak 16 Nisan referandumu ile partili yani taraflı cumhurbaşkanına da izin verilmiştir.
AKP, tüzük değişikliği ile Genel Başkan Vekilliği makamını, siyasi partiler yasasına aykırı olarak getirmiştir.
Yıldırım da bu makama seçildi.