1970'li yıllarda o Son Havadis gazetesinde ben Yeni Tanin gazetesinde çalışırdık. Genelde gazeteci İsmail Parin ile gezerken de boynuna astığı fotoğraf makinesiyle "ben gazeteciyim" diye mesaj verirdi.
1980'de Eğirdir Dağ Komando Okulu'na asteğmen olarak eğitime gidip Yüksekova'da vatani görevimi tamamlayarak Ankara'ya dönünce Rüzgârlı Sokağın "Faik Baba" lakabı taktığı merhum babama, "Bana sözün var, yüksek tirajlı gazetede çalışmak istiyorum" dedim.
Beni bir milyonu aşkın tirajlı Türkiye'nin en çok satan ve okunan Günaydın gazetesinin Ankara Temsilcisi Bekir Coşkun'a götürdü.
Kanseri yenerek Sözcü'de 13 Temmuz 2017'deki, "Bu geceler neden böyle uzun" yazısından sonra 2 Mart'ta yayınlanacak, "Hasret düştü gönlüme" yazısını yazarken "hoş geldin" demek için ziyaretine gittiğim Bekir Coşkun o günü şöyle anlattı:
"Faik Baba'yı tüm medya da ben de çok severdim, bana geldi ve 'Benim gazeteci oğlumu işe alır mısın?' dedi. 'Babası gibi iyi gazeteci ise alırım' dedim. O gitti Orhan geldi, kapıdan zor geçen dev bir adam geldi, hemen işe aldım" diye anlattı.