Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AKP'ye Genel Başkan olarak fiili Başkanlık dönemini 3 Kasım 2019'u beklemeden başlattı.
Binali Yıldırım artık şeklen başbakandır.
Bunu ben söylemiyorum ki bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan ilan ediyor.
Nasıl mı?
16 Nisan öncesi Bakanlar Kurulu kararnamesini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki toplantıda canlı yayında imzalıyor.
"Bakanlardan 6 aylık icraat planlarını hazırlamalarını istedim" diyor.
Neden Başbakan Yıldırım'dan istemedi ki diye düşünürseniz Yıldırım "yok hükmünde" yanıtını bulursunuz.
Aslında olması gereken anayasa değişikliğinin bu yıl devreye girmesi gerekirdi.
Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimleri bu yıl yapılarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hızla uygulanabilirdi ama AKP de MHP de referandumdan "evet" çıkacağından emin olmadıklarından, Erdoğan da yeniden seçilemeyeceğini bildiğinden bu yıl değil de 2019'u hedefledi.
2019'a kadar her iki seçimi garantileyecek adımları atmak istedi Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Nasıl mı?
Öncelikle bu 2 yılı icraat yılı yani halkı ekonomik olarak rahatlatma yılı olarak kullanacak.
Ekonomide canlanma ile rahatlaması ön görülen vatandaş da Erdoğan'a ve AKP'ye %50+1 oy vererek 2019'da "devam" diyecek.
Hedef budur.
Peki, Binali Yıldırım 2 yıl boyunca askıya alınacak protokol başbakanlığına itiraz edecek mi?
Neden itiraz etsin ki?
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi zaten bu durumu öngörüyor ya, ha bugün ha yarın fark etmez.
Binali Bey AKP Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Başkanlığı'na da, AKP Genel Başkan Vekilliğine de atanıyor ve bu durumundan memnun yani hiç de rahatsız değil.
Artık Bakanlar Kurulu'nun her toplantısını Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında sarayda yapması ve tüm sorumluluğu da üstlenmesi gerekir.
Çünkü halen yürürlükte olan demokratik parlamenter rejim gereği AKP Genel Başkanı'nın Başbakan olması gerekir.