7 Aralık 2008 tarihinde İsrail’in Gazze’ye saldırısıyla 22 gün süren işgal ve bombardıman sonucunda Gazze Şeridi’nde 355’i çocuk en az 1.500 kişi hayatını kaybetmiş, 7.000 kişi yaralanmış, 4.000 ev yıkılmıştı. İş merkezleri, tarım alanları, seralar, hayvan barınakları, sulama kanalları, kuyular ve su pompaları gibi sivil hedefler füzeler, tanklar ve kullanımı Cenevre Sözleşmesi ile yasaklanmış misket ve fosfor bombalarıyla yerle bir edilmişti.
Saldırıların sebep olduğu büyük yıkıma rağmen İsrail ordusu istediği başarıyı elde edemediği için o tarihten itibaren sistemli bir psikolojik operasyon başlatarak Gazze halkına yönelik ambargoyu daha da ağırlaştırmıştı.
İsrail uyguladığı hukuksuz ambargoyla Gazze’nin dünya ile bağlantılarını koparıp Filistin halkını yalnızlaştırarak öne süreceği her türlü şartı kabul ettirmeyi amaçlıyordu. Sonuç olarak İsrail Gazze halkını pes ettiremedi fakat ambargo sebebiyle Gazze adeta açık hava hapishanesi durumunda.
Filistin halkının İsrail’den çektiği zulmün bir benzeri bugün Suriye’de yaşanıyor.
Suriye’de 2011 yılından beri devam eden savaş 500 bini aşkın insanın ölümüne sebep olurken 12 milyon insanı evlerinden etti. Suriye’de kullanılan bombalar ve kimyasal silahlar BM tarafından açık insan hakları suçu kapsamında değerlendiriliyor.