İnce’nin, “Aslolan özel sektördür. Onun yatırım yapamadığı alanlarda devlet yatırım yapacak” sözünü irdelerken, bir yandan özelleştirmelerle ortaya çıkan sonuca baktım, diğer yandan Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere uzmanların yatırım önerilerini inceledim. Vardığım sonuç, sınır ötesi komşularımızın ihtiyaçlarını da gözeten kamu/yerel özel sektör yatırımları modelinin geliştirilmesinin geliştirilmesinin gerekliliği oldu.
Başlıkta yer alan görüş, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’ye ait. Bir dostum bu söz üzerine özelleştirmeleri ele almamız gerektiğini, yeni yatırım modelinde kamu özel sektör iş birliğinin önemli olduğunu belirterek, “Kamunun yatırımlarının özelleştirildiği, özel sektörün yatırım yapmayacağı alanlara bir bak. Sümerbank, Et-Balık Kurumu, TEKEL, SEKA ve şeker fabrikalarının durumunu gör. Kaçının yerine AVM yapıldığını araştır. Göreceksin, bizim belli bölgelerde Doğu ve Güneydoğu'da yatırım için özel sektör/kamu birlikteliğine ihtiyacımız var” dedi.
Gerçekten de Sümerbank’ın 2000’li yıllarda özelleştirilen birçok
fabrikasının arazisi üzerine ya AVM ya da konut projesi yapıldığına
tanık oldum. Doğu ve Güneydoğu’daki birçok dokuma ve deri-ayakkabı
fabrikalarının yerini özelleştirme sonrası yeni, işçi çalıştıran
işletmeler almamış.
1931’de kurulan Sümerbank, zaman içerisinde, Karabük Demir-Çelik,
SEKA gibi, farklı alanlarda kamu kurumlarını kurup geliştirerek
ayrılıp kendi başlarına yola devam etmelerini sağlamış. 1990’lardan
başlayarak bu kurumlar özelleştirme kapsamına alınmış, 2000’li
yıllardaki özelleştirmelerle de bu kurumların kamu kurumu
özelliğine nokta konulmuş.
Sümerbank ile aynı dönemde ve ardından Et-Balık Kurumu, TEKEL gibi kurumlar özeleştirildi. Bunlara son olarak 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesi eklendi.
Bu özelleştirmelerin yarattığı sonuçları olumsuz görenler Muharrem İnce’nin önerisine benzer, Doğu ve Güneydoğu illerinde ve gerice yörelerde yörenin insanları ve kamu işbirliği ile kamu/özel sektör yatırımlarını önerirken şu noktalar üzerinde duruyorlar.