Arkadaşımız Mehmet Kaya’nın haberinde Merkez Bankasının yaş meyve sebze fiyatları konusunda önlemler için iki teknik not hazırlandığı bilgisi yer alıyor. Buna bağlı olarak tesbit edilen sorunlar sıralanıp, çözüm önerilerilerine değiniliyor.
Notta sorunlar sıralanırken, tarımsal üretim planlaması olmaması, tarla-sera geçiş mevsimleri düzenlenmesinin yapılmaması, kayıt dışılık, hallerin verimsizliği, depolama imkanlarının kısıtlılığı, piyasa bozucu kolektif hareketler, çiftçinin aracılara borçlu olması konularına yer veriliyor.
Çözüm önerileri sıralanırken de kayıt dışılığın önlenmesi, üretici birlikleri eliyle pazarlama, lisanslı depoculuk, lojistik imkanlarının geliştirilmesi konularına değiniliyor.
24 Temmuz’daki yazımda ben de gıda enflasyonunun önlenmesi için tarımsal reforma ihtiyaç olduğunu belirterek dört olumsuzluğu sıralamıştım: Ekim alanları daralıyor, tarım nüfusu azalıyor, girdi maliyetleri yüksek, ekim programı ve ürün planlaması yetersiz.
Şimdi reform gereğinin bir başka alanına israf konusuna da değinmek istiyorum. Gümrük ve Ticaret Bakanı olduğu dönemde Tüfenkçi, sebze meyve ticaretimizin 100 milyar TL olduğunu bunun 25 milyar TL'sinin, yüzde 25’inin fire olarak israf olduğunu belirtmişti. Bu konuda bir başka israf değerlendirmesini de TÜBİTAK yapmıştı. Üretilen 49 milyon ton sebze meyvenin yüzde 25-40’ının sofraya gelirken üretim dağıtım alanında israf olduğunu belirtmişti.
Merkez Bankası önceki gün yıl sonu enflsyon tahminini yüzde 8.4’ten, 5 puan atırarak 13.4’e çıkarıken, bunun 2.3 puanının gıda fiyatları varsayımlarını üzerinde seyretmesinde kaynaklandığı bilgisine de yer veriyordu.