Kurumların ve kuralların işlemediği yolunda şikayetler alınca, kurumların bağımsızlığının 2001’deki kararlarla önemli faydalar sağladığını bildiğim için o dönemde bu kararlara katkıda bulunmuş bir dostumla bu konunun sohbetini yaptım. İşin başlangıcından söz ederken, “Kurumlar bütün dünyada siyasi otoriteye bağlı hale gelince, bağımsız kurumların yaygınlığı başladı” dedi. Bu kurumların siyasi otoriteden bağımsız, etki altında kalmadan objektif olmalarının kısa sürede gelişmelerine yol açtığını belirtti .
Sohbet sırasında gelişmelerle ilgili anlattıkları şöyle:
- Bütün dünyada ombusmanlıkta, merkez bankalarında, bankacılıkta, yargıda benzer bağımsız kurumlar birbirini izledi. Bizde de 2001’de öyle oldu. Merkez Bankası, BDDK, SPK bağımsız kurumların örnekleri oldu.
- Sonra geri dönülmeye başlandı. Büyük bir hızla bağımsız kurumlara gölge düşürüldü. Türk Şeker Kurumu sessiz sedasız ortadan kaldırıldı. Şeker politikaları Özelleştirme İdaresi'ne bırakıldı. Kapatılan başka kurumlar da oldu. Maliye Teftiş Kurulu bunun bir başka örneği. Genel amaçlara değil tanımlanmış belli kavramlara bağlı kurumların bağımsızlığını daraltan bir girişim otaya çıkmaya başladı.
- Ombudsmanlık kurumunun kanunu önce Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. Şimdi kurulan kurumun toplumda tanılırlılığı yok. Toplumda güvenilen ve öne çıkan kararlarından söz edilmiyor.
- Toplumda çözümsüzlük ve umutsuzluğa düşmemek için kurumların bağımsızlığına güvenin sürmesi gerekiyor.