2016 yılının Nisan ayında dönemin Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın Erbil ziyaretinde Bölgesel Yönetim Başkanı Mesut Barzani ve Başbakanı Necirvan Barzani ile yaptığı işbirliğini geliştirme toplantısında amaçlananlarla, bugün geldiğimiz, bağımsızlık ilanı konusundaki gerginliğe baktığımda bu noktaya nasıl geldiğimizi dış politika uzmanı Doçent Ahmet Han ile ele aldım.
Önce, 2016’daki toplantıda neler amaçlanmıştı ona bakalım:
İkili ilişkilerimizin gelişmesine Habur yeterli olmadığı için yeni kapılar açılması fikri gündemdiydi. Ekonomide ortak programla kalkınma deneyimimiz bölgeye aktarılacaktı. 13 sahada petrol ve doğal gaz aramasıyla 2018’de petrolümüzün üçte birini almamız hesap ediliyordu. Şırnak üzerinden doğalgaz hattı planlanıyordu. Bir dönem 12 milyar dolara yükselen, 2015’te 8.5 milyar dolara gerilemiş olan ticaret hacminin artırılması düşünülüyordu. Erbil’de Türk bankalarının yeni şube açmaları bekleniyordu.
Siyaset bilimci dostuma Ahmet Han’a bu iç içe ilişki yapısından, bugünkü çatışma ortamına nasıl geldiğimizi, Barzani’nin bağımsızlık ilanı girişiminin beklenmedik bir durum mu olduğunu, neden bu noktaya gelindiğini sordum, aldığım yanıt özetle söyle oldu:
“Barzani’nin bağımsızlık düşüncesi dededen, babadan kalma bir ideolojik miras. Barzani bunun üzerine siyaset yapıyor. Halkına petrol zengini olacağız sözünü verdi. Bizimle de iyi ilişkiler yürüttü. Irak merkezi yönetimi kendisini sıkıştırarak ekonomisini döndüremez hale getirdi. Petroldeki yüzde 17’lik devlet payını ödemiyor. Haştişabi militanlarına maaş öderken, peşmergelere kısmi ödeme yapıyor. Barzani bağımsızlık ilan kartını oynayarak elini pazarlıkta yüksek tuttu. Şimdi bir yandan petrol payını kesintisiz alıp ekonomisini düzeltmeyi, maaş ödemelerini düzenli yapmayı amaçlayan tavizler ve otonomisini güçlendiren sözler bekliyor. Bu sözleri alırsa bağımsızlık ilanını erteler, ama bu ideolojik isteğinden bütünüyle vazgeçmez, ilerde yeniden gündeme getirir.”
"Peki, biz bu kadar iyi ilişkiler yürütürken bu ihtimali göremedik mi, çatışma ortamına, savaş söylemine nasıl geldik" diye soruyorum.