Victor Hugo, “Paris’te bir adam öldürülürse bu bir cinayettir. Doğu’da 50 bin insan boğazlanırsa bu sadece bir meseledir” der.
Fransa’nın başkenti Paris’te 8 ayrı noktadaki eşzamanlı saldırılarda 132 kişi ölürken 99’u ağır 349 kişi de yaralandı.
Bu katliamdan sonra Paris’te hayat durdu.
Bütün etkinlikler iptal edilirken Parislilere, “Evlerinizden çıkmayın” çağrıları yapıldı.
Stratejik noktalara askerler yerleştirildi ve olağanüstü hal uygulamasına geçildi.
Olaylar sonrasında Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, “Bu eylem özgürlüğümüze karşı yapıldı. Bu canavarlara yönelik acımasız bir savaş yürüteceğiz” dedi.
100 yıldır Ortadoğu’nun ve Afrika’nın, siyasal ve ekonomik kaderi üzerinde eli kanlı bir tarihi olan Fransa’nın; Suriye’de yaşanan savaşın seyrinde etkin bir pozisyonun tarafı olduğunu unutmamak lazım.
Fransa Suriye’de bu defa Esad a karşı Suriye muhalefetinin yanında yer alıyordu.
Almanya başta olmak üzere mültecilerin batıya doğru yürümeleri ırkçı partiler ve sivil toplum kuruluşlarını adeta ayağa kaldırmış yeni bir İslamofobia dalgası hareketlenmişti.