İslam dünyası bir Ramazan ayını daha ihya ederken, kimi yerde barış, sükunet, kimi yerde ise acı, keder, savaş ve göç var.
Mısır, Libya, Afganistan, Irak ve Suriye’de savaş... Arakan, Doğu Türkistan, Patani ve Filistin’de, baskı ve zulüm içerisinde kederli, mahzun bir Ramazan’a şahit oluyoruz.
Uzak ve yakın coğrafyalarımızda yaşanan sıkıntılar dünya gündeminin ilgi alanına girdiği ölçüde ancak haberdar olabiliyoruz.
Bunlardan Kırım da, mahzun ve kederli bölgelerimizden birisi...
2014’te Rusya’ya ilhak edilmesiyle birlikte Türkiye’nin resmi ilişkilerinin tamamen koptuğu bir yerin adı Kırım.
400 bin Tatar Müslümanın yaşam mücadelesi vermeye çalıştığı Kırım, sessiz, mahzun ve umutlu bir bekleyiş içersinde.
Türkiye’nin Kırım’ı, Ukrayna’nın toprağı olarak kabul eden politikası, “Kırım Tatarlarının mevcut Rusya yönetimi ile ilişkilerindeki olumsuz ve belirsizliği” en temel sorun olarak devam etmekte.
Tatarların hem kendi içinde hem de yeni Rus yönetimi içindeki siyasi, sosyal, kültürel ve hukuk problemleri kendi başlarına çözebilecekleri bir durum gibi görülmüyor.
Ramazan münasebetiyle İHH, Sadakataşı ve Eskişehir İnsani Yardım Derneği’nin, Kırım’ın Bahçesaray, Gezlev, Canköy, eski Kırım, Akyar, Akmescid, Aluşta, Sudak, Karasupazar bölgelerinde gerçekleştirdiği Ramazan kumanya ve iftar programı vesilesiyle bir kez daha Tatarların manevi olarak yalnızlığına, kederine ve haklı sitemlerine şahit olduk.