“İyilik karakterle ilgilidir. Bütünlük, dürüstlük, nezaket, cömertlik, ahlaki cesaret vb. her şeyden çok, diğer insanlara nasıl davrandığımızla ilgili.” (Dennis Prager)
Sinema tarihinin en ünlü komedyeni Charlie Chaplin bir röportajında şöyle der:
“Küçük bir çocukken babamla bir sirk şovunu izlemeye gittik. Bilet sırasında uzun bir kuyruk vardı ve önümüzde anne-baba ve 6 çocuktan oluşan bir aile vardı. Fakirlik hallerinden belliydi, elbiseleri eski ama temizdi. Çocuklar sirkten bahsederken çok mutlu görünüyordu. Onların sırası gelince, babaları gişeye geçti ve bilet fiyatını sordu. Gişe çalışanı ona bilet fiyatını söyleyince adam kekelemeye başladı ve dönüp karısının kulağına bir şeyler fısıldadı. Mahcubiyet, yüzünden kolayca okunuyordu. Birden babam cebinden 20 dolar çıkardı ve yere attı. Sonra da eğilip yerden aldı ve adamın omzuna dokunarak şöyle dedi: ‘Paranız düştü beyefendi.’ Adam babama baktı ve gözleri dolarak ‘Teşekkür ederim efendim’ dedi. Onlar içeri girdikten sonra babam beni elimden çekti ve kuyruktan çıktı. Çünkü babamın adama verdiği 20 dolardan başka parası yoktu. O günden beri babamla gurur duyuyorum ve o 2 dakika benim hayatımda izlediğim en güzel şovdu. O gün izleyemediğim sirk şovundan eminim daha güzeldi.”
Tatlı Kaçık oyununun yönetmeni Naşit Özcan, Opal adlı karakteri şöyle anlatıyor:
“İnsanların birbirinden hızla uzaklaştığı, kazanmak uğruna her şeyin yapıldığı, kıran kırana bir rekabetin gözleri kör ettiği ve tüm insani değerlerin ayaklar altına alındığı günümüz dünyasına Opal yani iyilik tek başına meydan okur. O tıpkı adını aldığı değerli taş gibi eşsiz ve kıymetlidir. Korunup kollanması, üzerine titrenmesi gerekir çünkü hırsın, paranın ve kötülüğün egemen olduğu bir dünyada bizi ancak iyilik kurtaracaktır.”