Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, St. Petersburg’u ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmesi, Batı’da “eksen değişikliği” ile ilgili endişe ve yorumlara sebep oldu.
Hem ABD hem Avrupa medyası, bu tedirginliklerini açıkça yansıttı.
Aslında Rusya-Türkiye barış görüşmelerinin çalışmaları, haziran ayından itibaren başlatılmıştı. Bu ay sonu Çin’de G20 zirvesinde en kötü ihtimal Putin ile Erdoğan’ın bir araya gelmesinin hesabı bile yapılmıştı.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Ankara ile ABD ve Batı başkentleri arasında yaşanan gerginlik süreci, Türk-Rus yakınlaşmasının sürpriz bir şekilde gerçekleşmesine vesile oldu.
Darbe girişiminin yaşandığı saatlerde Putin’in sıcağı sıcağına Erdoğan’ı araması, Türkiye-Rusya arasındaki 24 Kasım uçak krizinin sürpriz bir şekilde sonlandırılmasına evrildi.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ABD’nin darbenin rengi ve gidişatını gözeterek 3 saat bekledikten sonra Ankara’ya ses vermesi, Avrupa’nın sessiz cılız tepkileri, Türkiye ile Rusya arasındaki dondurulan ilişkilerin hızlıca hareketlendirilmesine yol açtı.
Türkiye-Rusya yakınlaşması NATO ve Batı’ya karşı “yeni alternatif bir arayış” gibi okunsa da aslında Türkiye’nin daha önce de Ortadoğu ve Afrika açılım politikaları Batılılar tarafından “eksen kayması” eleştirilerine maruz kalmıştı.