Adaletin muhatabı sadece yargı sistemi değildir. Bir bütün olarak devletin adil olması, yurttaşlara adaletli, hakkaniyetli ve eşitçe davranması gerekir. Yani yasama organının kanun çıkarırken adalet ilkesine uygun davranması beklenir. Yürütme organı, kamusal politikalar yürütürken, ülkenin iç ve dış siyasetini belirlerken, kamu hizmetlerini yürütürken ve toplumsal taleplere cevaplar verirken adil davranması zorunlu. Bu yüzden adalet deyince akla sadece yargının, bu bağlamda savcı, hakim ve avukatın gelmesi doğru değil.
Adaletin muhatabı sadece adliye değil, sistemdir. Bu da nasıl
bir anayasal düzende yaşadığımızla ilgili...
Anayasal düzen adil değilse, mükemmel bir yargı sisteminin adaleti
sağlayabilme şansı yoktur. Bu hem imkânsızdır. Hem de anayasal
düzeni adil bir şekilde kurmayan egemenlerden, aslında “mükemmel”
bir yargı sistemini kurmalarının beklenmemesi nedeniyle de
böyledir. Sistemin adil olması temel esasları itibarıyla “adaletin
muhatabı olma” ile çok ilgili değil. Adaletin sağlanmadığı bir
siyasal sistemde, sistemin adının ne olduğunun da çok bir önemi
yok.