Önce isimleri tek tek yazalım!..
İbrahim ERTEN (Konya)
Mustafa YILMAZ (Konya)
Erkan KAÇAN (Konya)
Mevlüt ÖZKAN (Konya)
Hilmi ŞAHİN (Konya)
Ali ARAR (Konya)
İlyas UYAR (Konya)
Hüseyin ÇELİK (Denizli)
Ahmet APAK (Denizli)
Ercan ÇOBANOĞLU (Denizli)
Mustafa KOÇANOĞLU (Denizli)
Baki UMUTLU (Denizli)
Şeref TAY (Denizli)
Mehmet ÖZTÜRK (Denizli)
Hasan GÜLTUTAN (Hatay)
Mehmet TURA (Adana)
Şenol CANSIZ (Samsun)
Cavit YAMAN (Samsun)
Nihat ODABAŞI (Kastamonu)
Ramazan AKKAYA (Kastamonu)
Uğur BOZACI (İstanbul)
Ünal KALAFAT (İstanbul)
Ahmet ARAN (Manisa)
Haydar ASLAN (Trabzon)
Murat ELİBOL (Çanakkale)
Aydın KUZEY (Çanakkale)
Adem ZONGUR (Kırıkkale)
Musa SARIGÖZ (Osmaniye)
Murat MENTEŞ (Bolu)
Hikmet ÖZDEMİR (Malatya)
Abdullah KARA (Antalya)
Birol İrfan ASKAR (Afyon)
Selahattin AYSAN (Isparta)
Kim bunlar?
Bundan 29 yıl önce…
Bugünkü tarih,
24 Mayıs 1993...
Her 24 Mayıs geldiğinde sakın unutmayın ve unutturmayın..
Kimdi bu isimler..
Birliklerine katılmak için giden 20'li yaşların başındaki 33 Mehmetçik!
Malatya’dan iki sivil midibüse biniyorlar.
Hepsi sivil giysili, üniforma ve postalları çantalarında.
Hiçbirinde silah yok!
Yer:Elazığ-Bingöl Karayolu Bilaloğlu Mevkii…
Saat 18.00. Bingöl’e 10 kilometre var.
Dağlık, dar bir yol.
İlk virajı geçtiklerinde, 50 kadar PKK’lının yolu kestiğini görüyorlar...
Sonrası,
Acı haber geliyor...
Türkiye, Türk Milleti yasa boğuluyor...
33 Mehmetçik şehit!..
3 Mehmetçik sağ kurtuluyor..
Şehitlerin üzerinde 1570 mermi!..
Unutma kardeşim!..
İşte unutursan ölürler...
Yaralı kurtulan Osman Partal anlatıyor;
"Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim.
Van-Özalp’taki birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför, bir ara lastik patladığını söyleyip durdu.
Lastiğin patlamadığını, krikoya dokunmadığını gördüm.Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma yaptığını duydum. Galiba telsizle konuşuyordu. Şemdin Sakık, ‘Eylem planlanırken buradan askerlerin geleceğini bilmiyorduk’ diyor ya...
Yalan söylüyor.
Çünkü ilk otobüsün en ön koltuğunda oturuyordum.
Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı.Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı renk kasketi ters takmıştı. Omuzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu.
Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu.
‘Arkada, geliyor’ cevabını aldı.
İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya.
Yani bizi bekliyorlardı.
Gece yarısına kadar teröristlerle yürüdük.
Mola verildiğinde, ‘TC ateşkes ilan edince, iki gün içinde sizi serbest bırakacağız’ dediler.
Saat 01.00 sularıydı. Sakık’ın talimatıyla tek sıra olduk. Nereli olduğumuzu sorup, Doğulu - Batılı diye bizi iki gruba ayırdı.
Sakık, doğulu olmayan benim de içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına götürülmesini söyledi.
Dağda koşar adım yürümeye başladık.
Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu.
Toplam 300 kişiydiler.
Bir köye gittik.
Kapısını çaldıkları evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı.
Kimi terörist evlere gidip istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için.
Sonra vazgeçtiler.
Tekrar yürümeye başladık.
Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum.
Yıldızlara son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm.
Bir ırmaktan geçerken su içtik. Dağ yoluna çıktık.