Bugün spor yazmak gerekti...
Çünkü o da toplumsal sorunlarımızın bir parcası...
Spinoza’nın çok anlamlı bir sözü vardır…
Der ki;
“İnsanlar, bize zarar verdikleri için değil;
yaptıkları haksızlıklarla ruhumuzun ışığını söndürüp
içimizdeki kötülüğün başkaldırmasına sebep oldukları için
korkunçtur.”
Neden böyle bir söz ile yazıma başladım…
Bugün Türk futbolunun geldiği nokta için çok anlamlıdır…
İki soru karşımızda.
1-Bugün Türk futbolu iyi yönetilmiyor mu?
2-Kurgulanmış bir şekilde mi yönetiliyor?
Ben görüşümü söyleyeyim…
Yaşananları görünce Türk futbolunun güçler dengesi üzerinden
sistematik bir şekilde kurgulanarak yönetildiği izlenimi ediniyorum
artık…
2010-2011 sezonu ile birlikte “Hukukun gücü” değil
“Güçlülerin hukuku” Türk futboluna hakim olduğu
unutulmaz bir gerçektir zaten!..
Bunu baştan belirtelim…
Yaşananlara ve alınan kararlara bakınca, Türk futbolunun
“Spor yöneticisi kalitesi bu kadar” mazeretine
sığınılmaması gerektiğini, bilinçli olarak kötü yönetildiğini
düşünüyorum…
Görünün köy kılavuz istemiyor…
Bu sezon öyle kararlara imza atılıyor ki “Bu nasıl
vicdan”diye sormamak mümkün olmuyor…
Pazar günü Erzurum’da oynanacak Erzurumspor-Galatasaray
maçının TFF tarafından saat dayatması kafaları iyice
karıştırmıştır!
*
3 Mart Pazar günü Erzurum’da oynanacak olan maçın saati
19.00 olarak belirlenmiş!
Neden?
Cevap yok…
Madem spor basını kayıtsız kalıyor(!)..