Bir insana neden oy verirsiniz…
Liyakat sahibi olduğu için…
Başarılı bir geçmişi olduğu için…
Düzgün bir hizmet adamı olduğu için…
Halk tarafından güven duyulduğu için…
Yaptıklarını yapacaklarına teminat olarak gördüğünüz için...
Hiç tartışmasız işte öyle bir adam..
Üç dönem milletvekilliği yapmış…
Dört dönem Ulaştırma Bakanlığı görevini
üstlenmiş…
Yolların kralı denmiş…
2016-2018 yıllarında Başbakanlık görevini yaparken,” Son
başbakan “ olarak Cumhuriyet tarihine adını yazdırmış…
TBMM Başkanlığı görevini sırtlamış…
Ardında örnek bir devlet ve hizmet adamlığı geçmişi bırakan
bir büyük değerin İstanbul’a hizmet için Büyükşehir
Belediye Başkanlığına talip olması İstanbul için büyük bir şans
değil midir?
Öyle bir adam ki “Ayinesi iştir kişinin lafa
bakılmaz” atasözü misali bir gurur tablosu bırakmış…
Sayalım mı?
Karadeniz Sahil Yolu…
Avrasya Tüneli…
Hızlı Tren…
Marmaray…
Osman Gazi Köprüsü…
35 milyon internet abonesi…
Cep telefonu çekmeyen köy, ücretsiz internet hizmeti
olmayan yurt kalmamış…
Engellilere yönelik hizmetler…
Döneminde hava yolu taşımacılığında yüzde 15’lik
büyüme…
Bakü-Tiflis-Kars demir yolu…
Avrupa’nın en büyük konteyner limanı…
Bitmedi…
İstanbul’da dünyanın en büyük havalimanı…
Türkiye’nin her bir köşesinde 26
havalimanı…
150 tünel…
19.900 km bölünmüş yol…
Kuzey Marmara Otoyolu…
Yavuz Sultan Selim Köprüsü…
Denizcilikte ilklere imza…
Bütün bu projelerin altında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile
birlikte imzası olan tek adam kim?
BİNALİ YILDIRIM…
Aksini kim söyleyebilir ki!..
“Gerçekleri tarih yazar”demişler…
Bu ülkede 17 yıldır hizmet noktasında tarih yazan iki adamdan
biri olan Binali Yıldırım şimdi İstanbul için “VARIM”
demiş...
Bu büyük bir şans değil mi?
Kendini kanıtlama derdi var mı?
Yok..
Yaptıkları yapacaklarının teminatı değil mi?
Evet..
Çünkü“Acaba başarır mı”diye ardında soru işareti
bulunmayan bir adam…
Türkiye’nin her bir köşesinde yaptığı hizmetleri gibi
İstanbul için yaptıklarını inkar etmek mümkün mü?
Allah çarpar…
İstanbul onun için çok şey ifade eder…
Ömrünün büyük bir kısmını ve gençlik yıllarını hep İstanbul'da
geçirmiş…
İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri
Fakültesi’ni bitirip aynı bölümde yüksek lisans eğitimini
gerçekleştirmiş…
Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü ve Türkiye’nin en eski tersanelerinden Camialtı Tersanesi’nde mühendislik ve yöneticilik yapmış…
1990-1991 yılları arasında İsveç'te bulunan Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne ait Dünya Denizcilik Üniversitesi'nde Denizde Can ve Mal Güvenliği Yönetimi konusunda ihtisas eğitimi aldı.
Türkiye'ye döndüğünde İstanbul için hizmet dönemini başlatarak
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsü İşletmeleri (İDO)
Genel Müdürlüğü görevini üstlenmiş…
Adı sanı bilinmeyen İDO'yu kendi alanında dünyanın en büyük
kurumlarından biri haline getirirken, İstanbul'da toplu
taşımacılığın denize kaydırılması yönünde önemli projelere imza
atmış…
Yani liyakat ise liyakatın kitabını yazacak bir hizmet adamı
İstanbullulardan yetki istiyor…
Böyle bir fırsatı İstanbul yakalamışken AK Partili,
CHP’li, MHP’li, İYİ Partili, SP’li siyaseti bir kenara
bırakarak “Daha yaşanabilir bir İstanbul”u
inşa etmesi için yetkiyi işin ehline vermeli...
O nedenle;
23 Haziran seçimlerinde İstanbul için karar verirken herkesin
siyasi görüşlerini bir kenara bırakıp elini vicdanına koyup oy
kullanması bir vatandaşlık görevi değil midir?
İstanbul’un kaybedecek zamanı yok…
Geçmiş kaybolan yıllarla yaşanan acı tecrübeler ortada…
Tayyip Erdoğan’ın efsane olduğu İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı yaptığı dönemin öncesini herkesin iyi hatırlaması ve
hatırlatması bir vatandaşlık görevidir…
*
Unutmak mümkün mü?
O çöp yığınlarını...
Anadolu yakasından Avrupa yakasına geçmenin işkence olduğunu…
Hava kirliliğinin insan sağlığını nasıl tehdit ettiğini...
Çöp dağının patlaması ile insanların hayatlarını nasıl
kaybettiğini...
Susuzluğun kavurduğunu ve tankerlerle mahallelere su dağıtımı
yapıldığını…
Nurettin Sözen başkanlığında Ergun Göknel’in Genel Müdürlüğünde
yaşanan İSKİ skandalını...
*
Her şeyi bir kenara bırakın…
Boğazın altından araçların, metroların, insanların Anadolu
yakasından Avrupa yakasına, Avrupa yakasından Anadolu yakasına 15
dakikada geçtiği Marmaray, Avrasya Tüneli gibi Abdülhamit’in hayal
ettiği projeleri hayata geçiren adam olmak başlı başına Binali
Yıldırım’ı tercih etme sebebi değil midir?
Hepsi hayaldi gerçek oldu…
Vatandaşa tepeden bakmayan, hoşgörü dolu bir sevgi adamı olduğunu
gösteren , Mevlana gibi “NE OLURSAN OL YİNE GEL”
diye herkesi kucaklayabilen, güvenilir bir devlet adamı şansını
İstanbul yakalamışken iyi değerlendirmeli…
Karşımızda meçhul bir adam yok. “Yaptıklarım yapacaklarımın
teminatıdır” diyerek kendi adına değil İstanbul
adına destek isteyen bir hizmet ehli var…
Siyasi gömleğini çıkarıp elini vicdanına koyup “Binali
Yıldırım İstanbul’u yönetemez” diyen kimse var mı?