Bir anda karşımda onu gördüm…
Şaşırdım…
Heyecanlandım…
Göz göze geldik…
Gözleri ışıl, ışıl parlıyordu…
Gözlerinin içine bakarken bir anda Mehmet Akif’in İstiklal
Marşımızdaki şu mısraları aklıma geldi..
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?
Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Çünkü…
Ülkesinin bütün sorunlarını omuzlarken yorulmak nedir bilmeyen,
yüzündeki kalın çizgilerin her geçen gün belirgin bir şekilde
arttığı bir duayen dünya lideri ile bir anda karşı karşıyaydım
adeta...
Dilim tutuldu bir anda…
“Bak Osman kardeşim söyleyeceklerimi iyi
dinle.” diye başladı..
***
Bak Osman kardeşim...
Böylesine çarpık ve mazlumları sömürge anlayışına dayalı dünya
düzenine karşı tek başına mücadele eden, dünyada kaç tane
“VİCDAN”sahibi lider var?
Ülkesine içeriden ve dışarıdan yapılan saldırıların üstesinden
gelmeye çalışırken, mazlum dünyanın da gür sesi olmayı ihmal
etmeyen dünyada kaç lider var?
Varsa söyleyin…
Ne diyordu üstat; “Gayemiz şahıs değil, şahısta
tecelli eden DAVA…”
İşte bu davanın şahısta tecelli ettiği adam olmaya
çalışıyoruz...
Çünkü sadece milletimin değil bütün mazlumlarında umudu olmak
zorunda olduğumu üzerimde yük olarak görüyorum..
Çünkü bakıyorum;
Onur ve gurur ayaklar altına alınmışsa yeryüzünün bir bölümünde.
Öldürenden çok ölen suçlanır olmuşsa masum topraklarda.