Kanser, sağlık tehditlerinin en mühimi. En sık görülenleri ise
erkeklerde prostat, kadınlarda meme kanseri.
İşte bu nedenle prostat kanseri teşhis ve takibinde kullanılan PSA
testini her erkek bilmeli. PSA zaten ucuz ve güvenli bir test.
Duyarlılığında ufak tefek eksiklikler olsa da çok itibar edilen bir
tarama aracı.
Ne var ki PSA rakamları bazen prostat kanseri olmadan da
yükselebiliyor. Özellikle prostat iltihaplanmalarında ani ve aşırı
yükselmeler gözleniyor.
Diğer taraftan prostat bölgesine gelen herhangi bir basınç ile bile
(bisiklete, ata binmek) PSA rakamları yüksek bulunabiliyor. Ama
yine de mühim bir tarama testi olma özelliğini korumaya devam
ediyor.
Yıllık sağlık taramalarında yaşı 40’ı geçen her erkeğin PSA
değerlerinin de tetkik edilmesinde fayda var.
Yüksek PSA saptandığında ise çözümü bir üroloji uzmanına havale
etmek en doğru olanı.
PSA takibinde sorun sadece PSA’nın yüksek olmasıyla da sınırlı
kalmıyor. PSA normal hudutlar içindeyken de anormal sayılabilen
bazı değişimler söz konusu. Bu nedenle serbest PSA parametresini de
dikkate almak şart. Toplam PSA’nın artması önemli ama total PSA
normalken serbest PSA’nın total PSA’ya oranı yüzde 25’ten az ise bu
da dikkati çekmeli.
Özeti şudur: Prostat kanseri takibinde hiçbir parametre, inceleme,
tahlil, tetkik parmakla yapılan prostat muayenesi kadar güvenli
bulunmuyor ama yıllık takiplerde PSA değerlerini dikkate almakta
fayda var.
Harika bir cilt takviyesi
Alfa lipoik asit, dokularda “glikasyon” yani “şekerlenme” adı
verilen olumsuz, yaşlandırıcı ve paslandırıcı süreçleri kontrol
altında tuttuğu için cilt yaşlanmasını da geciktirebilen bir doğal
madde.
Glikasyon adı verilen bu mekanizmanın önemi kan şekeri yüksek
seyreden diyabetlilerin normalden daha hızlı yaşlandıklarının
gözlemlenmesinden sonra daha iyi anlaşılmıştı.
Zamanla glikasyon süreçlerinin sadece şeker hastalarını değil,
beslenme planında kan şekerini hızla yükselten kötü gıdaları
(şekeri, tatlıları, unu, nişastayı) fazla tüketen herkesi
ilgilendirebileceği anlaşılmış. Ayrıca yine zaman içinde
glikasyonun yaşlandıkça hızlanan ve herkesin ilgilendiren bir
problem olduğunun da farkına varıldı.
Özellikle ciltte protein yapısındaki maddelerin (kolajen, elastin)
glikasyonunun cilt yaşlanmasını hızlandırdığını bugün çok daha iyi
biliyoruz. Alfa lipoik asit işte bu nedenle cilt yaşlanmasını az da
olsa baskılayabilen çok güçlü bir antioksidan.
Hem suda hem de yağda eriyebilen bir yapısının olması onu diğer
antioksidanlar ve antiglikasyon ajanlardan daha etkili ve değerli
bir molekül haline getiriyor. Zaten böyle olduğu için de cilt
ürünlerinin çoğuna yıllardır alfa lipoik asit ve analogları
ekleniyor.
Cilt yaşlanmasıyla mücadelede yılda 1-2 kez tekrarlayacağınız üçer
aylık alfa lipoik asit kürlerinden faydalanmayı da
düşünebilirsiniz. Günde 200-400 mg’lık dozlar yetiyor.
Her gün 60 dakika şart değil
Sağlığını düşünen herkesin düzenli yürüyüşler yapmayı günlük
yaşamının vazgeçilmezi haline getirmesi lazım. Özellikle 50 yaş ve
sonrasında hemen her gün düzenli yürümek şart.
Etkili bir sonuç alabilmek için ise günde ortalama 7 bin 500-10 bin
adım atmamız, yani 45-60 dakika süre ile tempolu yürümemiz
gerekiyor. Bu da doğru ama yine de eğer “günlük işlerim nedeniyle
bırakın 45 dakikayı, 30 dakikalık yürüyüşleri bile yapamıyorum”
diyorsanız size iyi bir haberim var: Günde üç kez 10-15 dakika
sürelerle yürümeniz de yeterli oluyor.
Eğer bu da mümkün olmazsa işinizi ofisinizde yürürken veya ayakta
yapmayı deneyin. İşyerinizdeki sıradan aktiviteleri ayakta
sürdürmeye gayret edin.
Biotin saç ve tırnak dostu