Sağlığımızın yönetilebilir bir “varlık”, sürdürülebilir bir “değer”, özen gösterilmesi gereken bir “mücevher” olduğunu çoğumuz -biraz gecikerek de olsa- öğrendik. Bu nedenle de eskiye oranla daha bir dikkatli, özenli ve bilgiliyiz. Ne var ki hayatın pek çok alanı gibi bu alanda da ciddi bir bilgi kirliliği var. İşte bu nedenle sizden gelen sorular bizim için çok önemli. Bugün sayfamızı yine sizden gelen sorulara ayırdık. Bu sorular sayesinde “yanlış bilinen doğrular” ve “doğru sanılan yanlışlar”ı gündeme getirebiliyoruz. İşte sizden gelen o sorulardan bazıları ve yanıtlarımız...
Keten tohumundan nasıl faydalanmalı?
Keten tohumu bitkisel omega-3 kaynaklarının en mühimlerinden. Çok çok güçlü bir alfa linolenik asit (ALA) kaynağı. Üstelik ucuz bir doğal ilaç.
Tabii ki her ilaç gibi onun da bir “kullanım şartnamesi” var. Mesela birden bire fazla miktarda keten tohumu yuttuğunuzda gaz, şişkinlik, hatta ishal problemi ile karşılaşabilirsiniz. Bu nedenle dozu yavaş yavaş artırmak gerekiyor.
Ayrıca doğal haliyle değil, öğütüldükten sonra kullanmanız lazım. Tam da burada “temizlik” konusu gündeme geliyor. Üzerindeki muhtemel kirleri temizlemek için önce sudan geçirmeniz, ardından kızgın bir tavada hızla -kavrulmasına fırsat vermeden- kuruttuktan sonra öğütmeniz lazım.
Önemli bir bilgi de şu: Keten tohumundaki ALA’nın karaciğerde EPA ve DHA’ya, yani omega-3’e çevrilme oranı yüzde 3-5’i geçmiyor. Anlamı şu: Sadece keten tohumu kullanarak ya da keten tohumu yağından istifade ederek omega-3 eksiğinizi kapatmanız mümkün değil.
Birkaç mühim ayrıntı daha: Keten tohumu çabuk oksitlenen bir yağ yapısına sahip. Kendini de, tozunu da, yağını da dikkatle saklamanız önemli.