50’nci yaş bir gölge çizgisi ise, 60’ıncı yaş günü de önlemler dizisidir. Bedene de ruha da yeni bir ayar gerekir. Bu 10 madde başlıca hedefleriniz olsun.
Kadın ya da erkek olmanız fark etmiyor. 50’nci yaş gününü herkes farklı duygularla kutluyor. Haklılar da... 50’nci yaş bir gölge çizgisi ise, 60’ıncı yaş günü de önlemler dizisidir. Bundan sonrası daha keyifli ama öncesine göre biraz daha risklidir. Beden 60 bin km’yi devirmiş bir araba, ruh ise tecrübelerle gençleşmiş bir delikanlı gibidir. Kısacası bedene de ruha da yeni bir ayar, yeni bir program gerekir. Peki ne yapmalı? Yapacak şey çok ama bence aşağıdaki kutuda yazılı 10 madde başlıca hedefleriniz olsun…
İŞTE O ÖNERİLER
- DAHA AZ VE ÖZ YİYİN: Çünkü yaş 50’yi geçince can boğazdan
gelmiyor, gidiyor. Çok değil, az yiyenler uzun yaşıyor.
- ZEYTİNYAĞINA YÜKLENİN: Bu tavsiyeyi aşırı miktarda zeytinyağı
tüketeceksiniz şeklinde anlamayın.
Yapacağınız şey şu: Günlük yağ iştikakınızın üçte ikisini değil,
dörtte üçünü zeytinyağı ile karşılamayı kural haline getirecek,
kalanını tereyağı ile halledeceksiniz.
- ASLAN DEĞİL, KUZU OLUN: 50’sinden sonraki sağlıklı yaşam
sırlarından biri de şu: Hayvansal ürünler azaltılacak, minimuma
indirilecek; bitkisel ürünlere -sebzeye, bakliyata, meyveye-
ağırlık verilecek.
Kısacası “50’sine kadar genç aslan, 50’sinden sonra da aktif kuzu
prensibi” devreye girecek.
- SU İÇİN: Su ihtiyacının bir bölümünü çayla, sebze sularıyla,
çorbalarla da karşılayabilirsiniz ama değişmez kural şu: İdrar
rengi mutlaka açık sarı, hatta su kadar berrak hale gelecek.
- ŞEKER VE UNLA İLİŞKİNİZİ KESİN: Şeker ihtiyacınızı mümkünse
sadece meyvelerle karşılayın. Tatlılardan uzak durun. Tatlı
yiyecekseniz de tercihi sütlü tatlılardan yana kullanın.
- AKTİF OLUN: Her gün istisnasız en az 5 bin adım kuralına harfiyen
uyun. Yürüme alışkanlığınıza yüzme, golf oynama, dans etme vb.
keyifli aktiviteler de ekleyebilirsiniz.
Unutmuyoruz: Yaş 50’yi geçince yediklerinizden çok, yaptıklarınız
önemli ve “lokmalar azaltılıp adımlar çoğaltılacak” kuralı
geçerli.
- SAĞLIĞINIZI İZLEYİN: Bu kontrollerde size verilen görevleri
mutlaka yerine getirin.
- BEYNİNİZE KEYİF VERİN: Beyinsel cimnastikleriniz mutlaka devam
etsin. Okuyun, yazın, yeni şeyler öğrenin. Müzik dinleyin, gezin,
şarkı, şiir ezberleyin.
Sergi, konser dolaşıp seyahate çıkın. Briç, pişti, kaptıkaçtı,
tavla, satranç oynayın.
- ŞEKERLEMEYİ KEŞFEDİN: Şekerlemenin tadını çıkarın. Mümkünse eğer
öğlen sonralarında 10-15 dakikalık şekerlemeler -siesta- yapın.
Prensip olarak dinlemekten de, dinlenmekten de vazgeçmeyin.
- YAŞASIN HUZUR DEYİN: Huzura odaklanın. Manevi yaşamınızı
güçlendirip sosyal ilişkilerinizi geliştirin.
Bundan sonrası için yaptıklarınız yediklerinizden, düşündükleriniz
ise her ikisinden daha değerlidir. Olumlu düşünmeye, iyi ve güzel
beklentilere yönelmeye, inanç dünyanızı güçlendirip manevi
yaşamınızı zenginleştirmeye çalışın.
Evde eşe, dışarıda dosta, arkadaşa daha çok iltifat edip övgüler
düzün.
Neden daha çok unutur olduk?
- Ömür süremiz uzadı. Yaşlanan beynin doğal bir kapasite kaybı
zaten var. Yaş ilerledikçe bu kayıp belirginleşir.
- Stres ve depresyon gibi bellek tehdidi ruhsal problemlerimiz
yaygınlaştı. Özellikle depresyon ve uzun süreli strese “bellek
törpüsü” demek en doğrusu.
- Beslenme yanlışlarımız çoğaldı. Yeni hayat bizi B12, omega-3 ve D
vitamini fakiri yaptı. Bununla da yetinmedi, beyinlerimizi ciddi
bir şeker ve trans yağ bombardımanı ile baş başa bıraktı.
- Kilo sorunu ve insülin direnci olanlar arttı. Unutmayın, bel
kalınlaştıkça beyin küçülüyor. İnsülin direnci ve obezite ile
Alzheimer arasında da bir bağlantının olabileceğini gösteren
kanıtlar da artıyor.
- Hareketsizlik çok mühim bir yanlışımız. Düzenli egzersiz sadece
kaslara değil, beyne de iyi geliyor. Düzenli yürüyenlerde demans ve
Alzheimer olasılığı ciddi düzeyde azalabiliyor.
Alzheimer’ın ilk 10 uyarısını hatırlayalım