Yaşı 60'ı aşan her üç kişiden biri bir yıl içinde şu veya bu şekilde "düşme sorunu" yaşar.
Düşme ihtimali, 80 yaş sonrasında yüzde 50'ye kadar
yükselir.
Bu bilginin önemi şu: Düşmelerin en az yüzde 10'u ciddi
sakatlıklar, kırıklar, doku travmalarıyla sonuçlanıyor. Özellikle
kalça, kol ve ayak bileği kırıkları önemli sorunlar yaratıyor.
Bunlar da yaşlanan bedene yeni yükler getiriyor.
Bu nedenle düşmeye ve denge bozukluklarına karşı dikkatli olmanız
lazım. Bilmeliyiz ki ne kadar hareketli olursak düşme riskimiz o
kadar azalır. Bilmeliyiz ki alkol, bazı ilaçlar (yatıştırıcılar,
uyku hapları, antidepresanlar), farklı hastalıklar (Parkinson,
hipotansiyon, şeker hastalığı, felçler) düşme riskimizi artırır.
Bilmeliyiz ki kulak, göz sorunları, ani hareketler dengemizi
bozabilir.
Yerdeki kablolar, kaygan halılar, ıslak zeminler, dışarıdaki kötü
kaldırımlar, ıslak, kaygan tabanlar bizi düşürebilir.
Peki, denge sorununuz olup olmadığını nasıl anlayacaksınız? Sorunun
yanıtı yandaki kutuda.
Egzersiz olmadan olmaz!
Yaklaşan yazla birlikte kilo verme telaşı hızlanır, çoğu zaman da
her yıl tekrarlanan bazı hatalar o yıl bir daha tekrarlanır.
Hataların başında ise "kilo sorununu sadece diyetle çözebilirim"
düşüncesi gelir.
Oysa diyetle yağ kaybı başarılsa bile sadece "yağ kaybı" tek başına
bir işe yaramaz. Yarasa da kalıcı ve uzun vadeli olmaz. Forma
girmek için yağ kaybı ve kas gelişimi birlikte olmalı. Böyle
olmazsa hem diyetlerden istenen verim alınmaz, hem de verilen
kilolar geri alınır. Dahası verdiğiniz kilolar sizi formda ve zinde
de göstermez. Tersine yaşlı, yorgun, hasta biri gibi gösterir.