Aşure ve sahlep dünya mutfağına bizim hediyelerimiz. Ne var ki bazı
"yasaklama uzmanları" her kış başında bunları "yüksek kalorili
besinler" listesine koyup yasaklar. Ama ben "kalorisi yüksek" diye
ne soğuk kış gecelerinde arada bir zevkle içtiğim sahlepten, ne de
yılda en fazla birkaç kez tadına doyamadan kaşıkladığım aşuremden
vazgeçerim.
Aşure ve sahlep bizim lezzetli ve geleneksel besinlerimiz. Biri son
derece keyifli bir kış içeceği. Diğeri de önemli mi önemli bir
tatlı geleneği. İkisi de dünya mutfağına bizim hediyelerimiz. Peki
bunları sık mı tüketiriz? Hayır! En çok sevenlerimiz, “Ben ne
sahlepten ne de aşureden vazgeçmem” diyenlerimiz bile koca bir kışı
en fazla 3-5 bardak sahlep, bir Muharrem ayı kutlamasını da en çok
1-2 kâse aşure ile tamamlar. Ne var ki bazı “yasaklama uzmanları”
her kış başında bunları “yüksek kalorili besinler” listesine koyup
YASAK’lar! Ben şahsen “kalorisi yüksek” diye ne soğuk kış
gecelerinde arada bir zevkle içtiğim sahlepten, ne de yılda en
fazla birkaç kez tadına doyamadan kaşıkladığım aşuremden
vazgeçerim. Sahlep bizimdir. İçecek dünyasına bizim hediyemizdir.
Uzun ve soğuk kış akşamlarının bir tür doğal kalorileridir. Yalnız
avuçlarımız ve içimizin değil, yüreğimizin de ısıtıcısı gibidir.
Aşureye gelince... Reklam spotunda da söylendiği gibi aşure
“kendini değil, başkasını düşündüğün, başkası için düşünüp
pişirdiğin tatlı!”dır. Sadece lezzetli ve özel değil, aynı zamanda
kutsaldır, duygusaldır.