Baklavaların bazılarının fruktoz şekeriyle yapıldığını biliyor musunuz? Baklavanın içine şekerden daha ucuz olan fruktoz koyarak maliyeti düşürüyorlar. Üstüne de tereyağı "aromasını" basıyorlar. Sonuç olarak kan şekeriniz yükseliyor, insülin üretiminiz patlıyor ve karaciğeriniz yağlanıyor...
Hazır gıdaların çoğunda karşımıza çıkan, mısır nişastasından
üretilmiş fruktoz tam bir baş belası. Gelin görün ki bu baş belası
"tatlı" katkı yiyecek ve içecek endüstrisinin baş tacı oldu. Hem
sofra şekerine göre çok daha ucuz hem de yiyende tokluk hissi
yaratmıyor!
Yani bir taşla iki kuş birden vurulabiliyor. Mesela afiyetle
yediğiniz baklavaların bazılarının fruktoz şekeriyle yapıldığını
biliyor musunuz?
Baklavanın içine şekerden daha ucuz olan fruktoz koyarak maliyeti
düşürüyorlar. Üstüne de mis gibi tereyağı koksun diye tereyağı
aromasını basıyorlar (dikkatinizi çekerim, tereyağının kendisi yok
aroması var!).
Sonuç olarak kan şekeriniz yükseliyor, insülin üretiminiz patlıyor
ve karaciğeriniz yağlanıyor.
Peki fruktoz neden bu kadar tehlikeli? Ucuz baklavada,
çocuklarınızın severek yediği boyalı, jelatinli şekerlerde,
gofretlerde, gazlı içeceklerde (ve kim bilir daha nelerde) bulunan
mısır nişastası kökenli fruktoz yağa en hızlı dönüşen şeker de
ondan!
Fruktoz kana geçince trigliserid (yağ) olur, sonrasında o
trigliserid hemen karaciğerde depolanır. Kötü haberler bu kadarla
da bitmiyor.
Bu fruktozun kullanılması için insüline de gerek yoktur ve fruktoz
tokluk hissi de yaratmaz. Hâlbuki sofra şekerinden yapılan bir
tatlıdan bir miktar yediğinizde doyar ve yemeyi bırakırsınız.
İçinde fruktoz olan bir tatlı yediğinizde ise doymayı
bilmezsiniz.