“İç ses” zannettiğinizden çok daha önemli bir yol göstericidir
ve çoğumuzun iç sesimizi, bizdeki yaygın söylemiyle “yüreğimizi
dinlememizde” yarar var.
Çevrenize dikkatle bir bakın. Huzurlu ve keyifli bir hayat
yaşayanları dikkatle inceleyin. Çoğunun iç seslerine sadık insanlar
olduğunu hemen fark edeceksiniz.
Ernie J. Zelinski’den not ettiğim bir cümle var. O cümle şu:
“Başkasının ateşinde ısınmak yerine kendi ateşinizi yakın.”
Eğer hem iç sesinizi dinler hem de kendi ateşinizi yakıp onunla
ısınabilmeyi başarır ve bir de bu iki beceriyi Sarah Caldwell’ e
ait “Başarı insana asıl yapmak istediği işleri yapma fırsatını
verdiği ölçüde önemlidir” düşüncesiyle de taçlandırırsanız,
işinizin daha da kolaylaşacağından hiç kuşku duymayın.
Melatonin gecelerin hormonudur
Sağlıklı ve kaliteli uyku için pek çok ayrıntıyı bilmeniz ve
tabii ki biraz da melatonin hormonunun varlığından haberdar olmanız
lazım. İsterseniz gelin sizi bu hormonla tanıştırmaya
çalışalım:
Beyinde özel bir salgı bezinden salgılanan bu hormonun görevi
uykuyu düzenlemek, uyku ritmini yönetmektir. İşte bu sebeple ona
yeterli ve kaliteli uykunun antrenörü de deniyor.
Bu hormon ayrıca biyoritmi düzenleme, yani biyolojik saati ayarlama
görevini de üstleniyor. Karanlık bu hormonun salgılanmasını
artırıyor, bundan dolayı ona “karanlıklar hormonu” diyenler de var.
Işık, özellikle ani ve parlak ışık ise melatonin seviyesini
azaltıyor.
Melatoninin uzun kış gecelerinde daha fazla, kısa yaz gecelerinde
ise daha az salgılandığı biliniyor. Eğer yeteri kadar melatonininiz
varsa uykusuzluk sorununa yakalanma ihtimaliniz azalıyor.
Bir hata yapar da uyku saatinizi kaçırırsanız melatonin seviyeniz
düşüyor, bunu uyku kaybı, uykuya dalmada zorlanma, uyku süresinin
kısalması ve kalitesinin düşmesi izliyor. Yani melatonininiz azsa
ya da sizi terk edip yalnız bırakmışsa işiniz zor!
Siz uyuduğunuzu zannediyorsunuz ama beyniniz de bedeniniz de bu
uykudan pek bir şey anlamıyor. Sonrası gelsin sabah yorgunlukları,
bitkinlikler, kaçsın uykular ve başlasın uyku bozuklukları.
Karanlıklar hormonu olduğu için de aydınlıkta, TV açıkken, ışık
yanıkken uyumak zorlaşıyor. Uyusanız bile o uykunun bir hayrı da
olmuyor, dinlendirici veya tamir edici etkisi ortaya çıkmıyor.
Düzenli yürüyüş demans ve Alzheimer riskini azaltır
Kalp ve beyin için nelerin yararlı olduğu konusunda yapılan bir
araştırmada 70 ve daha sonraki yaşlarda yapılan düzenli
yürüyüşlerin zihni keskinleştirip Alzheimer’ı önlemeye yardımcı
olabileceği belirlenmiş.
Bu mükemmel bir haber. Ama biraz
eski bir bilgi.
Bilinen şu: Düzenli fiziksel aktivite mental çöküşü
önleyebilmektedir. Bulgular yapılan aktivitenin çok ağır olmak
zorunda olmadığını, düzenli yürüyüşün yeterli olabileceğini
gösteriyor.
Yaşları 71-93 arasında değişen 2 bin 257 erkek üzerinde yapılan bir
çalışmada, günde 500 metreden daha az yürüyen grupta, günde 250
metre veya daha fazla yürüyenlere oranla Alzheimer veya başka bir
demans türünün gelişme riski iki kat fazla
bulunmuş.
Yaşları 70-81 arasında değişen 16 bin 466 hemşire üzerinde yapılan
bir çalışma ise, haftada 1.5 saat yürüyen kadınların daha az aktif
olanlara göre zihinsel testlerde daha olumlu sonuçlar elde ettiğini
göstermiş.
Bütün bu çalışma sonuçları, zihinsel çöküşü azaltmak isteyen yaşlı
insanlar için güzel bir haber veriyor: “Bol bol yürüyüş yapın!”
Daha hızlı değilse bile daha uzun mesafeleri yürümeye çalışın.
Uyudukça büyürsünüz