Kilo vermek istiyorsak, yürümeyi koşmaya tercih edeceğiz.
Bunu anladık. İyi ama, diyetin hangisi daha etkili? Ayrıca, kilo
vereceksek diyet mi yapacağız yoksa egzersiz mi? İşte bu ‘hayati’
soruların yanıtları...
Geçen haftanın en çok konuşulan sağlık haberi, London School of
Economics’teki araştırmanın şaşırtan sonuçları oldu. Haber
şaşırtıcıydı, çünkü gösterdi ki, egzersiz yapmaktan muradınız fazla
kilolarınızı verip belinizi inceltmekse, seçmeniz gereken “KOŞMAK”
değil, “YÜRÜMEK” olmalıydı. Peki, egzersiz konusunu anladık da,
“diyetlerin hangisi daha etkili, hangi diyet formülünü seçeceğiz?”
Ve bir soru daha: “Diyelim ki kilo vermeye karar verdik. Diyeti mi,
egzersizi mi tercih edeceğiz?” Buyurun…
İYİ FORMÜL: 30+30+40
Kilo vermek istiyorsak yürümeyi koşmaya tercih edeceğiz. Şunu da
anladık. Mümkün olduğu kadar tempolu yürüyecek, hatta zaman zaman
“postacı yürüyüşü” ritmine geçeceğiz.
Hedefimiz –sağlığımız müsaade ediyorsa eğer- dakikada 100-140 adım
aralığına ulaşmak olacak. Günde 5000 adımın altına düşmeyeceğiz, 10
bini hedefleyip, 7 bin 500 adım atmadığımızda iyi hissetmeyeceğiz.
Bütün bunlar tamam da, peki “Diyet tercihinde durum ne?” “Hangi
diyet formülü –tabi ki genelde ama herkes için birebir değil- daha
geçerli?”
Yaşasın Hayat Beslenme Enstitüsü olarak bize göre yetişkinler için
en uygunu “30+30+40 yaklaşımı”. Bu günlük kalori kazanımının %
30’unun kaliteli proteinler, %30’unun doğal ve sağlıklı yağlar,
%40’ının tam karbonhidratlardan –şeker, un/nişasta ya yok ya da
minimum düzeyde- kazanıldığı bir plandır.
TEMEL YANLIŞLARA DİKKAT
Burada da bazı temel yanlışlar artık terk edilmeli: Aç kalmak,
açlık oruçlarına girmek, şok diyetler yapmak yok. Öğün atlamak
kesinlikle yapılmaması gereken bir yanlış. Ara öğün adı altında
homini gırtlak zırt pırt bir şeyler tıkınmak da yanlış. Ayrıca
içilenlere de özen gösterilip kalorileri hesaba dahil edilecek. Ve
tabi şu nokta asla ihmal edilmeyecek: Y-Ü-R-Ü-N-E-C-E-K! Hem de her
gün ve hiç aksatmadan…