Kilo kaybı deyip geçmeyin, düşündüğünüzden çok daha zahmetli bir
iştir. Sürece bir de “sorun odaklı” bakacak olursanız, başarı ciddi
bir konsantrasyon, özveri ve bilgi birikimini de gerektirir.
Ne var ki çoğumuz böyle yapmıyor, süreci sadece bildik, sıradan,
fotokopi, çoğu da internet kaynaklı geçersiz, geçici çözümlerle
çözmeye çalışıyoruz. Sonuç da doğal olarak hayal kırıklığı
oluyor.
Rakamlara bakılırsa bu hayal kırıklığının oranı bir hayli
yüksek.
İstatistiklere göre; sadece “diyet yaparak” yani egzersiz
aktivitelerine katılmadan kilo verenlerin en çok yüzde 20’si 1 yıl
sonra verdikleri kiloları koruyabiliyorlar.
5 yıl sonrasını dikkate aldığınızda rakam daha da ürkütücü.
Bugün “diyetle kilo veren” birinin 5 yıl sonra aynı kiloda hatta
daha fazla bir kilo aralığında bulunma olasılığı yüzde 95!
Peki neden böyle?
Nedenlerin sayısı bir değil, birden fazla. Çoğu da yola baştan
yanlış çıkmak, doğru stratejilerle süreci sorun odaklı görmemekten
kaynaklanıyor.
Onlardan bazılarını aşağıdaki kutuda özetlemeye çalıştım. Lütfen
dikkatle okuyun.
Giden kilolar niçin geri gelir?
◊ Çözüm odaklı beslenme planları
yerine sadece fotokopi düşük kalorili diyet listeleri uygulandığı
için.
◊ Egzersiz ve aktif bir yaşam gözden kaçırıldığı, ihmal edildiği ya
da bırakıldığı, sadece “diyet” ile yetinildiği için.
◊ Düzenli olarak tartılma ve bel çevresini ölçme alışkanlığı
unutulduğu için.
◊ Kahvaltılar ihmal edildiği için.
◊ Eşlik eden diğer sağlık sorunları (stres bozukluğu, depresyon,
uykusuzluk) daha en baştan çözümlenmediği için.
◊ Temelde yatan metabolik problem üzerindeki dikkat ve
konsantrasyon durumu sürdürülmediği için.
◊ Düzenlenen tıbbi tedaviler (örneğin metfomin desteği) bir süre
sonra bırakıldığı için.
◊ Kas kazanımı konusu ihmal edildiği, aerobik egzersizler, ağırlık
veya direnç egzersizleri ile birlikte yürütülmediği
için.
Hipotiroidinin 10 belirtisi