Beslenme meselesi sağlığımızın “1 numaralı” karar vericisi. O nedenle sağlıklı beslenmeyi öğrenme konusunda durmak yok, yola devam!
Beslenmenin sağlığımızın en önemli belirleyicisi olduğu kesin.
Bu özellikle “hayat maçı”nın ilk 50 yılında yani ilk yarısında
böyle. İkinci yarıda ise aktivite ve aktif yaşam bir tık öne
geçiyor.
Ama yine de yaşımız ne olursa olsun doğru beslenmenin bizi
hastalıklardan koruyabileceği tartışılmaz.
Ayrıca şu da kesin: Bazı besinler bizi hasta da edebiliyor. Zaten
bu nedenle sağlığını düşünen herkesin hangi gıdaları daha sık,
hangilerini daha seyrek yiyip içeceğini öğrenmesi gerekiyor.
Öğrenilmesi gereken bir başka ayrıntı daha var:
Doğru beslenmenin sihirli ve herkese uygun bir formülü yok. Birine
iyi gelen bir besin diğerinde alerji, birine şifa veren bir yiyecek
veya içecek diğerinde hastalık nedeni olabiliyor.
Özeti şu:
Çocuk-genç, orta yaşlı veya yaşlı olmanız fark etmiyor, beslenme
meselesi bugün de sağlığımızın “1 numaralı” karar vericisi olmaya
devam ediyor.
Bu nedenle sağlıklı ve güzel beslenmeyi öğrenme konusunda “durmak
yok, yola devam” kararını ısrarla sürdürmek lazım.
Et ve balık tüketimi azaltıyor
Et fiyatlarının pahalı olduğu, halkın büyük bir bölümünün yeteri
kadar kırmızı et tüketemediği kesin. Pahalılık sorunu sadece
kırmızı et için söz konusu değil, balıkta da aynı problem var. Bu
yıl balık fiyatları da çok yüksek.
Oysa sağlıklı bir toplum için protein kaynakları olarak et ve balık
çok önemli. Kaynakları dengelerken de balığı en az kırmızı et kadar
öncelemek mühim bir ayrıntı.
Yıllık kişi başına balık tüketiminin Japonya’da 80, Avrupa
ülkelerinde 25-30, bizde ise en fazla 10 kilo olduğunu öğrenince en
az sizin kadar ben de şaşırdım.
Kırmızı et tüketiminin azalması belki bir açıdan önemli ama balık
tüketiminin azalması da en az onun kadar mühim bir konu.
Mitokondriler için kısa bir sağlık reçetesi