Yaşlanınca daha az hastalanıp, daha az doktora gitmek ve nadiren ilaç kullanmak istiyor musunuz? Bunun için pazara, manava daha sık uğrayın. Nedeni şu…
Bitkiler doğada büyürken, gelişirken hastalandıklarında doktora
gidemez, ilaç alamazlar. Mantarlardan, böceklerden, güneşten gelen
zararlı ışınlardan ve daha pek çok dış etkenden kendilerini korumak
zorundadırlar. Bu yüzden de, kendi koruma kalkanları, kendi
ilaçlarını kendileri üretirler. Yaratılıştan sahip oldukları ve
sebzelere, meyvelere tadını, dokusunu, rengini, kokusunu veren bazı
maddeler onları hastalıklardan da korur. Biz de bu maddelerden ne
kadar çok faydalanırsak o kadar dirençli ve sağlıklı oluruz.
Beslenme dendiğinde birçok kişinin aklına yiyip içtiklerinin enerji
değerleri, protein, yağ, karbonhidrat içerikleri ve vitaminler,
mineraller gelir. Hatta sağlıklı beslenme konusuna kafa yoranların
bile bitkisel besinlerdeki mucize maddelerden haberi yoktur.
Hâlbuki beslenme biliminde fitobesinler, yani bitkilerdeki renkli
mucizeleri yaratan moleküller son derece önemli bir yer tutarlar.
Sağlığınız söz konusu olduğunda bu özel antioksidan maddeler,
vitamin ve minerallerden çok daha etkili roller oynayabilir.
Bitkilerdeki fitobesinlerin ortak özellikleri, neredeyse tamamının
renkli olmalarıdır. Bunların kimisi kırmızı, mor, mavi ya da siyah,
kimisi ise yeşil, sarı ya da turuncu renkteler. Aralarında bazı
kimyasal farklılıkları olsa bile hepsi aynı görevi üstleniyor:
Antioksidan özellikleriyle hücrelerimizi yaşlanmaktan ve
paslanmaktan korumak, kanser, kalp ve damar hastalıklarını, bellek
problemlerini ve yaşlılıkla ilişkili pek çok sorunu engellemek ya
da geciktirmek.