◊ Evliler sağlık kontrollerini düzenli olarak yaptırıyor. Eşler
bu kontrollerde birbirine destek ve yardımcı oluyor.
◊ Evlilik -genelde- daha az stres, daha iyi uyku, daha düzenli
beslenme gibi avantajları da beraberinde getiriyor.
◊ Evlilerin depresyon ve benzeri kaygı bozukluklarına yakalanma,
yakalanmaları halinde bunlarla baş etme imkânları karşılıklı
destekler nedeniyle daha fazla.
◊ Evlilik sosyal bağları sürdürmede de ciddi bir avantaj. Aile içi
ilişkiler, komşuluk-arkadaşlık bağları evliliklerde daha çok
güvence altında.
◊ Belleği bozabilen kötü alışkanlıklara evliliklerde daha seyrek
rastlanıyor.
◊ Yaşlılık döneminde en mühim bellek tehditlerinden biri olan
“yalnızlık korkusu” ve “sosyal dışlanma tehdidi”ni evli kişiler
daha az yaşıyor.
Fatih Altaylı neden haklı?
Fatih Altaylı gazetedeki köşesinde
“ağır sportif çalışmaların ömrü uzatmadığını, tersine
sakatlanmalara yol açarak hayatın kalitesini azalttığını” ileri
sürdü.
Sonra da şu soruyu ekledi: “Siz hiç 100 yıl yaşayan bir sporcu
gördünüz mü?”
Fatih Altaylı haklı! Sağlığa faydalı fiziksel aktivitelerin “spor”
değil de “egzersiz” dozunda olması gerektiğini düşünenlerdenim.
“Yürümeyi koşmaya” veya “çömelme ya da bel egzersizlerini ağrılı ve
ağır direnç egzersizlerine” tercih ederim.
Bu nedenle de bize günlük hayatta rutin ve bize lazım olmayan
bedensel çalışmaları bir yana bırakıp “bedenimize uygun, basit,
sıradan aktiviteler her gün olmasa da haftada 4-5 gün 30-45 dakika
tekrarlayalım” deyip “günde 7500 adım atmak gibi sıradan ve kolay
bir aktiviteden lütfen vazgeçmeyelim” diye ısrar ederim. Detaylar
aşağıdaki kutuda...
Neden yürümeyi koşmaya tercih ederim?
Yürümek bana göre en etkili, masum
ve ucuz egzersizdir. Nedeni de açık ve nettir: Siz hiç yürüdüğü
için sakatlanan, kalça eklemlerini, dizini, ayak bileklerini
parçalayan, tendon kopmaları ya da eklem bozuşmaları ile başını
belaya sokan birini gördünüz mü?
Yürümek sadece bedene değil, ruha da performans, dinginlik, güç
yükler. Doğrusu gün içinde de sık sık oturduğumuz yerden kalkıp 5-6
dakikalık yürüyüşleri sürdürmektir.
Özeti şudur: Durmak yok! Aktif bir yaşam herkes için şart ve bu
bizim beden ve ruhumuza karşı yerine getirilmesi gereken
vazgeçilmez bir görevimiz. Ama bu işi beden ve ruhu hırpalamadan
yapmamız da önemli. Kendimizle veya başkaları ile yarışmadan
aktiviteyi ve egzersizi hayatımıza monte edebilmeliyiz.
İşi yeni bir stres, yani bir kavga konusu yapmadan bu konuyu
çözmemiz lazım.
Unutmayalım: Koşmak bile bedenimiz (böbreküstü bezlerimiz)
tarafından adeta bir tehdit (!) gibi algılanıp aşırı ve gereksiz
kortizol salgılanmasına yol açabiliyor. Bu nedenle de maraton
koşucuları, 100 metre deparcıları veya boksörler, beden
geliştiriciler, kısacası farklı sporların şampiyonları, uzun ömrün
de şampiyonları olamıyor.