Fibromiyalji, çok farklı şekillerde kendini belli eden mühim bir
romatizmal sorun. En çok da orta yaşlı kadınları ilgilendiren,
onların canını sıkabilen, tanısı da tedavisi de zor bir
problem.
Sorun dayanılmaz dereceye varabilen kas ve eklem ağrıları yanında
aşırı bitkinlik, derinleşen mutsuzluk, iş gücü kaybı, yaşam
kalitesinde bozulma, uyku sorunları ve daha pek çok problemi de
beraberinde getiriyor.
Hastalarda eklem ve kas ağrıları yanında psikolojik sorunlar da
görülüyor. Sorunlarının çeşitliliği nedeniyle de fibromiyaljili
hastalar iç hastalıkları, romatoloji uzmanları, fizik tedavi ve ruh
hekimleri arasında bitip tükenmez ziyaretler yapıyor.
Kas ve eklem ağrıları en önemli ve en yaygın belirti. Diğer
belirtiler; yorgunluk, bitkinlik, tutukluk, uyku sorunları,
kabızlık, şişkinlik, gaz, baş ağrısı, sinirlilik, konsantrasyon
kaybı, enerjisizlik, el ve ayak uyuşmaları, ağrılar kadar ön planda
değil.
Hastalar sorunlarının çözülememesi sebebiyle aileleri, çevreleri,
hatta hekimleri tarafından yeterince önemsenmediklerini, doğru
teşhisin konulamadığını düşünerek mutsuz ve çaresiz bir duygusal
sürece girebiliyor.
Neticede bu tabloya zamanla depresyonun da katılması sürpriz
olmuyor. Bu noktadan sonra da fibromiyalji, romatizmal bir problem
olmaktan çok ruhsal belirtilerin ön planda olduğu, çözümü zor bir
kaos haline geliyor.
Tanı bazen “ağır yorgunluk, bitkinlik ve enerjisizlik” hali
nedeniyle ‘Kronik Yorgunluk Sendromu’ olarak değiştirilebiliyor.
Aslında kronik yorgunluk sendromu, depresyon ile fibromiyalji
arasında çoğu kez kesin bir sınır da olmuyor. Belki de bu üç sorun
iç içedir, aynı aynanın farklı yüzleridir.