9. Cumhurbaşkanımız Demirel'in kaybı ile birlikte bir dönem de kapandı.
Kendi ifadesiyle "Cumhuriyet'in hafızası" olan çok ama çok önemli bir devlet adamını kaybettik.
O, 1960'dan sonra Türkiye'nin yönetimine talip olan "Büyük Türkiye sevdalısı" bir kuşağın son temsilcisiydi. Dostları, sevenleri, sevdalıları bildikleri, düşündükleri ve hissettikleri ne varsa dilleri döndüğünce anlattılar, anlatacaklar. Ama şurası kesin: Herkesin, hepimizin içi acıdı…
ÇOK ŞEY ÖĞRETTİ
Uzunca bir süreyi onun çok yakınında özel doktoru ve sağlık danışmanı olarak geçirdim.
Gördüklerim, paylaştıklarım, en çok da "öğrendiklerim" oldu. Çevresindeki pek çok insan gibi bana da hayata başka bir gözle bakmayı, olan biteni beklenenden farklı yorumlamayı, konuşmak yerine dinlemeyi, anlatmaktan çok düşünmeyi, susmayı, beklemeyi ve daha pek çok şeyi öğretti. Ondan alınmış yüzlerce "hayat dersim" var. Öğrendiklerimi zaman zaman, dilim döndükçe yazmaya çalışacağım ama en önemlilerinden biri onun mükemmel bir "aile insanı" olması, hayata mümkün olduğu ölçüde "huzur penceresinden" bakmasıydı.
'NAZMİYE BEN GELDİM'