Tıbben bu kadar açık ve net. Açlık insülini vücutta ne kadar azsa o
kadar iyi, ne kadar çoksa o kadar kötü. Peki ne yapıyoruz da
ömrümüzü göz göre göre kısaltıyoruz? Ya da ne yapalım da ömrümüzü
uzatalım? Buyurun...
Keyİflİ, mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir hayat hepimizin arzusu.
Ne var ki bu dörtlüyü her zaman bir arada tutabilmek kolay
olmuyor. Özellikle sağlık ve uzun ömür söz konusu olduğunda sisteme
anında pek çok faktör giriveriyor. Bunlardan biri de damarlarımızda
dolaşan insülin miktarı. İnsülin arttıkça sağlık sorunları
çoğalıyor. Diğer taraftan açlık insülinimiz ne kadar azsa sağlıklı
ve uzun bir ömür sürme şansımız o oranda artıyor.
TERSİ DE DOĞRU
Şunu net ve açık olarak bilelim: Bunun tersi de doğru: İnsülin
arttıkça hastalıklar artıyor, ömürler kısalıyor.
Açlık insülinini düşük tutmanın yolu ise her şeyden önce daha az
şeker –ve un/nişasta- tüketmekle ilgili bir durum. Oysa biz tam da
tersini yapıyor, çok fazla şeker ve un/nişasta tüketiyoruz. Yani
şekere ve beyaz ekmeğe yükleniyoruz. Beyaz undan yapıldıktan sonra
ekmeğin fırında pişirilmesi veya bazlama şeklinde hazırlanmış
olmasının da insülini etkileme bakımından kayda değer bir farkı
yok. Ayrıca sadece çayımıza, kahvemize eklediğimiz şeker bile bizi
şeker bağımlısı yapıp insülinimize tavan yaptırabiliyor. Neticede
de şeker ve insülin zehirlenmesine yol açıp bizi hasta ediyor.
EN ÜST SINIR: 8
Özetle şeker de unlu nişastalı şeyler de ömrümüzü kısaltıyor.