Kandaki insülin seviyesi ne kadar azsa, ömür o kadar uzun, sağlık sorunu ihtimali o kadar düşüktür. Tersine insülin seviyesi yükseldikçe, çok ciddi hastalıklara yakalanma ihtimalimiz artar... Bu nedenle, bu haftaki yazımızı okumanızda büyük yarar var...
İnsülİn yaşamsal bir hormon. Eksikliği ya da yokluğu bedenimizde şeker dengesini bozuyor, neticede "çocukluk çağı" veya "yetişkin tipi" diyabet (şeker hastalığı) ortaya çıkıyor.
Bu yeni bir bilgi değil, yüzyıla yakın bir süredir bilinen bir konu. Şaşırtıcı olan ve son yılların sağlık gündemine bomba gibi düşense insülinin fazlalığının (hiperinsülinemi) da en az eksiklik ya da yokluğu kadar önemli bir sorun olduğunun anlaşılması. Zaten bu nedenle de "hiperinsülinemik hastalıklar" veya "kanda aşırı insülin üretiminin neticesi olarak gelişen sağlık sorunları" şeklinde özetleyebileceğimiz yeni bir "hastalık alanı" ile karşı karşıya kaldık.
Şimdi çok iyi biliyoruz ki "karaciğer yağlanmasından safrakesesi taşına, ürik asit yükselmesinden kan-yağ dengesinin bozulmasına, Tip2 şeker hastalığından hipertansiyona, kalp krizlerinden felçlere, bellek bozukluklarından (bunama) romatizmaya, kilo/obezite sorunundan uyku apnesine" pek çok sağlık probleminin arkasında aşırı insülin üretimi, kanda fazla insülin birikimi ve bunun neticesinde gelişen "insülin direnci" sorunu var. Biz de bu nedenle konuyu çok sık gündeme getiriyoruz (Bana bıraksanız daha ilkokuldan başlayarak eğitim çağının her kademesinde "insülin direnci ile nasıl mücadele edilecek?" konulu bir dersi zorunlu dersler arasına yerleştirirdim).