Özellikle kemik bütünlüğü ve osteoporozu yani “kırılgan kemik
sorunu” söz konusu olduğunda “bol süt içerek kemikleri koruma”nın
ne ölçüde doğru olduğunu oturup ciddi bir şekilde tartışmak
lazım.
Çünkü araştırmalar da, bizim gözlemlerimiz de net ve açık olarak
gösteriyor ki kırılgan kemik hastalığı yani osteoporoz sorununu
önlemek için sadece daha fazla süt içmeniz yeterli olmuyor.
Diğer taraftan süt veya süt ürünlerini azaltıp bitkisel gıdalara
ağırlık vererek de vücudun kalsiyum ihtiyacının karşılanabileceği
anlaşılıyor.
Çünkü karnabahar, lahana ve kalın yapraklı sebzeler, fasulye,
mercimek, bezelye gibi bakliyat grubu besinler, badem gibi
yiyeceklerle de yeteri kadar kalsiyum kazanmanız mümkün.
D vitamini mi kalsiyum mu?
Bir başka bilgi de şu: Osteoporoza
yakalanma riski, doğrudan ne kadar kalsiyum kazandığınıza bağlı
değil. O riski etkileyen başka mühim faktörler de var. Mesela D
vitamini bunlardan biri. Hatta bazı uzmanlara göre osteoporoza
bağlı kemik kırılmalarını azaltmanın yolu ilave kalsiyum almaktan
değil, D vitamini eksikliği sorununu çözmekten geçiyor.
Bilindiği gibi D vitamini, kalsiyumun incebağırsaktan vücuda
kazanımını artırıyor. Bir başka detay daha: Kemik kırılganlığını
azaltmanın en etkin yollarından birinin de egzersiz olduğu kesin ve
net olarak gösterildi. Yani osteoporoz sorununun çözümünde de ne
yiyip içtiğiniz kadar ne yaptığınız da önemli bir ayrıntı.
Kısacası sütün ve süt ürünlerinin bol miktarda kalsiyum içerdikleri
kesin ama kemikleri sütsüz de korumak mümkün.
Daha sonra şu soruyu da gündeme getireceğim: Yerine koymamız
gereken kalsiyum mu yoksa magnezyum mu? Bekleyin...
Egzersiz ve D vitamini ikilisi yaşlılarda düşme riskini azaltıyor