Kolajen olmadan olmaz mı? Olmaz! Olmaz çünkü kolajenimiz vazgeçilmez bir hazinemiz. Sadece cildimiz değil kaslarımız, kirişlerimiz ve kemiklerimiz de kolajensiz yapamaz. İçleri boşalır. Yapıları koflaşır. Güçleri azalır ve kırılganlaşır. Yeterli bir kolajen rezervi için akılcı beslenmeli gerektiğinde de dışarıdan kolajen desteği almalıyız. Yaş ilerledikçe ona ihtiyaç artıyor. Biz yaşlandıkça da doğal kolajen üretimimiz azalıyor.
30’lu yaşlarda yüzde 1 olan yıllık kayıp, menopoz döneminde yüzde
2’ye 3’e çıkıyor. Menopozun ilk 4-5 yılındaki kayıp yüzde 5’i bile
bulabiliyor. Kimin ne dozda ne süre ve hangi desteklerle kolajen
rezervini arttırabileceğine ise biyolojik rakamlar ve o rakamları
doğru yorumlayabilen uzmanlar karar veriyor.
Özeti şudur: Bol bol kelle, paça, sakatat yiyin. Kemikli ve sulu et
yemeklerini tercih edin. Kolajen üretimini uyarmak için de bol C
vitamini zengini sebzeler, meyveler ve sülfür zengini besinler
(turp, lahana, karnabahar) tüketin.
Filizlenmiş mercimeği denediniz mi?
Mercimek en faydalı baklagillerden biri. Bana sorarsanız belki
de en iyisi. Özellikle siyahı ayrıca ciddi bir de antioksidan
bombası. Mercimek filizlendiğindeyse o antioksidan güç, 2 katına
çıkıyor. Filizlendirilmiş mercimeği salatalarınıza, çorbalarınıza
ekleyin. Atıştırmalık olarak tüketmeyi bile deneyin.
Mercimeği filizlendirmek için basit bir konserve kavanozu yeterli.
Kavonozda bir gece ıslatıp bekletin. Ertesi gün süzün ve günde 2
defa ıslatıp süzerek iki gün daha bekletirseniz filizlenmiş
mercimeğiniz kullanıma hazır demektir. Not: Filizlenmiş nohut
(antioksidan gücü 4 kat artar), fasulye ve bezelyeyi de deneyin.
Filizlendirilmiş bakliyat müthiş bir besindir, hepsini deneyin.
Kolajen anayasası
Her şeyin olduğu gibi kolajen zengini olmanın da bazı kuralları
var. Eti kemiğinden ayırmamak, sulu, kemikli tencerede kısık ateş
de uzun süre kaynatılarak pişirilen ev yemeklerine geri dönmek
lazım. Unuttuğumuz sakatat lezzetlerine paça çorbalarını, kılçığı
ile yenebilen balıkları tercih etmek de basit ama etkili bir
ayrıntı. Keza balıkların da zaten kolajen deposu oldukları
unutulmamalı. Kolajen üretimini azaltan uykusuzluk alkol, sigara,
aşırı güneş gibi zararlılardan uzak durulmalı. Düzenli aktivitenin
özellikle de yürüme ve yüzmenin kolajen üretimini hızlandırdığı
hatırlanmalı. C vitamininden zengin sebze ve meyvelere daha çok
şans tanınmalı.
Takviye planı yapılırken de Hyalüronik asit, Alfa lipoik asit,
Çinko, Acai Berry gibi cilt dostu antioksidanlara öncelik
tanınmalı. Gerektiğinde de doğru kolajen desteklerinden özellikle
de kolajen peptidlerden sık sık faydalanmalı...
Hangi kolajen?