Biz hekimler kolesterolünü yüksek bulduğumuz hastaların koroner damar hastalığına yakalanma risklerini azaltmayı bir yana bırakıp tahlil kâğıtlarında yazan kolesterol rakamlarını azaltmaya yani “hastayı değil de rakamları tedavi etmeye” odaklandık da ondan! Evet, bu bir itiraf. Kan yağları dengesizliği (dislipidemi) konusundaki ateşli tartışmalar ve yanlış konular da aslında sadece bu uzun cümledeki yanlışta gizli. Bu peşrevsiz güreşte adı ister kötüye (LDL), ister iyiye (HDL) çıkmış olsun zavallı kolesterolün (!) en ufak bir günahı yok. Suçlu o değil, biziz! Sebeplerini merak ediyorsanız eğer buyurun...
Kalbimizi hasta eden sadece yüksek kolesterol mü?
Kalp damarlarını sertleştiren,
plaklarla pıhtılarla daraltıp tıkayan, “kalp
krizlerinden-enfarktüs” aritmilere, kalp yetmezliklerinden ani
ölümlere pek çok yaşamsal soruna zemin hazırlayan tehlikeli sürecin
tek faili kesinlikle sadece kolesterol değil.
O berbat sürecin asla özel bir suçlusu ya da şüphelisi de yok!
Ortada birden fazla suçlu, hatta organize bir suç örgütü var.
Suçluların bazıları genetiğimizle, cinsiyetimizle, yaşımızla ama
çoğu da yaşam tarzımızla yaşam tarzımızdaki seçimlerimizle
ilişkili.
Ne var ki biz diğer suçluları bir kenara bırakıp “varsa da yoksa da
kolesterol meselesi”ne odaklanmışız.
Kalp damarlarımı tıkayan şeyler neler?